Montrö Boğazlar Sözleşmesi





Rusya Ukrayna krizi günler sonra resmi olarak bir savaşa dönüştü. Yaşanan savaşla beraber Montrö Boğazlar Sözleşmesi tekrar gündeme geldi. Türkiye'nin Karadeniz hattında yaşanan sıcak gelişmelerde Karadeniz bölgesinin önemi de merak ediliyor. Peki Montrö Boğazlar Sözleşmesi nedir? Montrö Boğazlar Sözleşmesi maddeleri neler?

Rusya Ukrayna savaşı resmi olarak başladı. Son gelişmelere göre Rusya, Ukrayna bölgesine askeri birlikleriyle girdi. 


MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ NEDİR?


Maddeleri ve ayrıntıları araştırılan Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazlarından (Çanakkale ve İstanbul) geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliği işlerini düzenleyen sözleşmedir. 1923 yılında Lozan Antlaşması ile birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesinin yerine geçmiştir.

Boğazların statüsü ve gemilerin geçiş rejimi ile her zaman yakından ilgilenmekte olan Birleşik Krallık'ın Türkiye'yi desteklemesine paralel olarak Balkan Antantı Daimi Konseyi'nin 4 Mayıs 1936 tarihinde Belgrad'da yapmış olduğu toplantıda Türkiye'nin teklifini destekleme kararı alınmıştır. Türkiye'nin girişimi Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin diğer akitleri tarafından da kabul edilince boğazların rejimini değiştirecek olan konferans, 22 Haziran 1936 tarihinde İsviçre 'nin Montrö kentinde toplanmıştır. Toplantılar iki ay sürmüştür ve 20 Temmuz 1936'da Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanan yeni Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye'nin kısıtlanmış hakları iade edilmiş ve boğazlar bölgesinin egemenliği Türkiye'ye geçmiştir.

Türkiye daha önce Sovyet Rusya ile yapmış olduğu anlaşma uyarınca (saldırmazlık antlaşması) Sovyetler Birliği'nin de desteği alınmıştır.


MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ MADDELERİ NELER?


  • Savaş zamanında Türkiye, savaşan değil ise bayrak ve yük ne olursa olsun Boğazlar'dan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) isteğe bağlı kalmaktadır.
  • Türkiye'nin kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karşısında sayması durumunda, Boğazlar'dan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır; ancak gemilerin Boğazlar'a gündüz girmeleri ve geçişin her seferinde Türk makamlarınca gösterilen yoldan yapılması gerekecektir. Kılavuzluk, bir durumda zorunlu kılınabilecek; ancak ücrete bağlı olmayacaktır.
  • Barış zamanında, gündüz ve gece, bayrak ve yük ne olursa olsun, hiçbir işlem (formalite) - sağlık denetimi hariç - olmaksızın Boğazlar'dan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır.
  • Savaş zamanında Türkiye savaşta ise, Türkiye ile savaşta olan bir ülkeye bağlı olmayan ticaret gemileri, düşmana hiçbir biçimde yardım etmemek koşuluyla Boğazlar'da geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bu gemiler Boğazlar'a gündüz girecekler ve geçiş, her seferinde Türk makamlarınca gösterilecek yoldan yapılacaktır.


SAVAŞ ZAMANINDA UYGULANACAK OLAN MADDELER NELER?


  • Saldırıya uğramış bir Devlete ve Türkiye'yi bağlayan bir karşılıklı yardım antlaşması gereğince yapılan yardım durumları dışında savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçmesi yasak olacaktır.
  • Savaş zamanında, Türkiye savaşan ise, savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk Hükûmeti tümüyle dilediği gibi davranabilecektir.
  • Türkiye kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karşısında sayarsa, Türkiye savaş durumu geçiş rejimini uygulamaya başlayacak ancak; Milletler Cemiyeti Konseyi Türkiye'nin aldığı önlemleri 3'te 2 çoğunlukla haklı bulmazsa Türkiye bu önlemlerini geri almak zorunda kalacaktır.
  • Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, savaş gemileri yukarıda belirtilen koşullar içinde, Boğazlar'da tam bir geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır.
  • Karadeniz'e kıyıdaş olan ya da olmayan devletlere ait olup da bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri, kendi limanlarına gitmek maksadıyla boğaz geçişi yapabilirler.
  • Savaşan devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar'da herhangi bir el koymaya girişmeleri, denetleme (ziyaret) hakkı uygulamaları ve başka herhangi bir düşmanca eylemde bulunmaları yasaktır.


BARIŞ ZAMANINDA UYGULANACAK MADDELER NELERDİR?


  • Karadeniz'e kıyısı olan devletler, bu deniz dışında yaptırdıkları ya da satın aldıkları denizaltılarını, tezgâha koyuştan ya da satın alıştan Türkiye'ye vaktinde haber verilmişse, deniz üslerine katılmak üzere Boğazlar'dan geçirme hakkına sahip olacaklardır. Söz edilen devletlerin denizaltıları, bu konuda Türkiye'ye ayrıntılı bilgiler vaktinde verilmek koşuluyla, bu deniz dışındaki tezgâhlarda onarılmak üzere de Boğazlar'dan geçebileceklerdir. Gerek birinci gerek ikinci durumda, denizaltıların gündüz ve su üstünden gitmeleri ve Boğazlar'dan tek başlarına geçmeleri gerekecektir.
  • Boğazlar'dan geçişte bulunabilecek bütün yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek toplam tonajı 15.000 tonu aşmayacaktır.
  • Karadeniz'de bulunmalarının amacı ne olursa olsun, kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemileri bu denizde yirmi-bir günden çok kalamayacaklardır.
  • Savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçmesi için, Türk Hükûmeti'ne diplomasi yoluyla bir ön bildirimde bulunulması gerekecektir. Bu ön bildirimin olağan süresi sekiz gün olacaktır; ancak, Karadeniz kıyıdaşı olmayan devletler için bu süre on beş gündür.
  • Herhangi bir anda, Karadeniz'in en güçlü donanmasının (filosunun) tonajı sözleşmenin imzalanması tarihinde bu denizde en güçlü olan donanmanın (filonun) tonajını en az 10.000 ton aşarsa diğer kıyıdaş ülkeler Karadeniz donanmalarının tonajlarını en çok 45.000 tona varıncaya değin arttırabilirler. Bu amaçla, kıyıdaş her Devlet, Türk Hükûmetine, her yılın 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihlerinde, Karadeniz'deki donanmasının (filosunun) toplam tonajını bildirecektir; Türk Hükûmeti de, bu bilgiyi, kıyıdaş olmayan diğer devletlerle Milletler Cemiyeti nezdinde paylaşacaktır.
  • Bununla birlikte, Karadeniz kıyıdaşı olmayan bir ya da birkaç Devlet, bu denize, insancıl bir amaçla deniz kuvvetleri göndermek isterlerse, bu kuvvetin toplamı hiçbir varsayımda 8.000 tonu aşamaz.





ÖZETLE;


Tam adıyla Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye'nin o dönem yaptığı yoğun diplomatik temasların ardından 1936 yılının yaz aylarında haftalarca süren görüşmelerin ardından imzalandı.

Türkiye, 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'nın parçalarından biri olan Boğazlar Sözleşmesi'nin değiştirilmesi gerektiğini savunuyor ve bunun için de çalışmalar yürütüyordu.

1923 tarihli Boğazlar Sözleşmesi ile İstanbul ve Çanakkale boğazları ile ilgili geçici düzenlemeler getirmişti. Buna göre, askeri olmayan gemi ve uçakların barış zamanı boğazlardan geçmesi, her iki yakasının da askeri güçten arındırılması ve Türk askerinin girişinin yasaklanması öngörülüyordu. Bunun için de başkanı Türk olan bir uluslararası kurul oluşturulmuştu.

Türkiye ise Lozan Antlaşması'yla getirilen bu geçici düzenlemenin değiştirilmesi ve kalıcı, yeni bir düzenleme yapılmasını istiyordu.

Türkiye'nin çabaları 1930'ların ortasında karşılık buldu. Başta İngiltere olmak üzere, Balkan ülkeleri yeni bir düzenleme yapılması için İsviçre'nin Montrö kentinde bir konferans düzenlenmesini kabul etti.

O dönem, Anadolu Ajansı'nda yayımlanan bir haberde konferansın 'Boğazların tahkimi meselesini tetkik ve intaç edeceği (sonuçlandıracağı)' belirtildi. Aynı haberde konferanstaki tartışmaların zeminini de hükümetin hazırladığı projenin oluşturacağı vurgulandı.

Konferans Haziran ayında toplandı ve haftalar süren görüşmelerin ardından 20 Temmuz 1936'da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.

Sözleşmeye Türkiye'nin yanı sıra Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya imza attı.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye tarafından çok önemli bir uluslararası anlaşma olarak kabul ediliyor.

Kasım 2020'de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu imzasıyla, bütçe görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu'na sunulmak üzere hazırlanan kitapçıkta Montrö Sözleşmesi 'temel bir belge' olarak tanımlanıyor.

Kitapçıkta, Türkiye'nin sözleşmeyi İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş dönemi, Gürcistan ve Ukrayna krizlerinde de 'özenle, tarafsız ve saydam bir şekilde' uyguladığı belirtilerek, 'Bu çerçevede, Karadeniz'de barış, güvenlik ve istikrarın sağlanmasında asli bir unsur olan Montrö Sözleşmesi'nin aradan geçen süre zarfında başarıyla uygulanmış olması, Sözleşmeyle oluşturulan dengenin kalıcılığının bir göstergesi, aynı zamanda da teminatıdır' ifadeleri yer alıyor.

Büyükelçi Haydar Berk de 2002 yılında kaleme aldığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan makalesinde Montrö Sözleşmesi'nin Türk Boğazları'ndan 'ticaret ve harp gemilerinin geçiş ilkelerini düzenleyen temel belge niteliğinde' olduğunu yazıyor.

Berk, 'Montreux Sözleşmesi, imzalandığı tarihten bu yana önemini ve geçerliliğini koruyan az sayıdaki çok taraflı anlaşmalardan biridir. Bunun ardındaki belirleyici neden, Sözleşmenin ülkemizin yanı sıra, Karadeniz'e kıyıdaş devletler ve üçüncü ülkeler için de makul ve uygulanabilir bir çıkar dengesi oluşturmasıdır. Ayrıca, ülkemizin Sözleşmeyi… titizlikle uyguluyor olması da önemli bir etkendir' diyor.


Sözleşme Türkiye'ye hangi hakları tanıyor?


Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye açısından en büyük kazanımları arasında 1923 tarihli Boğazlar Sözleşmesi'nin getirdiği kısıtlamaların kaldırılması gösteriliyor.

Montrö ile birlikte her iki Boğaz ve boğazların giriş noktalarını da kapsayan bölgede Türkiye'nin egemenlik hakları tesis edildi.

Montrö'nün Türkiye'ye kazandırdığı üç temel hak sıralanıyor:
  1. Boğazlar bölgesi askerileştirildi. Böylece Türkiye, Boğazlar bölgesine yeniden asker konuşlandırma hakkı elde etti.
  2. 1923'te kurulan Boğazlar Komisyonu'nun yetkileri Türkiye'ye devredildi. Bu da egemenliğin kurulmasını sağladı.
  3. Savaş ve yakın savaş halinde Türkiye'ye yabancı savaş gemilerinin geçişine kısıtlama koyma yetkisi tanındı. Ayrıca bir seferde geçebilecek savaş gemisi, tipine, sayısına ve ağırlığına sınırlama getirildi ve önceden haber verme şartı konuldu.

Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, 2017 yılında yazdığı 'Askeri ve Stratejik Açıdan Montreux'nün Dünü ve Geleceği' adlı makalede, sözleşmenin 'Türkiye'nin güvenliğinin korunması, geçiş serbestisi kullanımının düzenlenmesi ve Karadeniz-Akdeniz dengesinin sağlanması ile ilgili' olduğu değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Caşın, 'Türkiye, Montreux Sözleşmesi ile bir yandan kendi güvenliğini attırmak için Boğazlar bölgesini silahlandırma hakkına sahip olurken, Sözleşme'nin 19, 20 ve 21. maddeleriyle çok önemli stratejik kozlara da sahip olmuştur. Sözleşme ile kurulan Boğazlar rejiminin öncelikli yaklaşımı Türkiye'nin milli güvenlik algılamaları teşkil etmiştir' dedi.

Sözleşmenin 19'uncu maddesi savaş zamanında gemilerin geçişini düzenliyor, 20'nci madde savaş gemilerinin geçişiyle ilgili Türkiye'nin 'dilediği gibi davranabileceğini' belirtiyor ve 21'inci maddede de yakın savaş tehlikesi olması halinde de Türkiye'ye benzer şekilde davranma yetkisi tanıyor.





Kaynaklar

https://www.kiyiemniyeti.gov.tr/userfiles/file/mevzuat/Montreux%20Bo%C4%9Fazlar%20S%C3%B6zle%C5%9Fmesi.pdf

https://onedio.com/haber/montro-sozlesmesi-neden-onemli-turkiye-ye-hangi-hak-ve-yetkileri-sagliyor-974836?gclid=CjwKCAiAvOeQBhBkEiwAxutUVE3CnbEFvxB1coa_soyeNX81QW5iaQj6IuRZliXHQo4pR0PoNU2duxoCVAEQAvD_BwE

https://www.mynet.com/montro-bogazlar-sozlesmesi-nedir-montro-bogazlar-sozlesmesi-maddeleri-neler-iste-montro-anlasmasi-detaylari-110106919174

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çöp DNA (İnsan DNA' sının %98' i)

Bakım Yönetimi

Matrix Felsefesi ve Platon' un Mağara Alegorisi