Antartika Hakkında Her Şey

25 Şubat'ta 2019'da Türkiye, Antarktika'da geçici bir üs açan 36. ülke oldu. "7. Kıta" üzerinde üssü olan diğer ülkeler arasında ABD, Rusya, Çin ve İngiltere gibi bazı "olağan şüpheliler" ve Pakistan, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Belarus gibi beklenmedik bazı diğer ülkeler var.

İyi de bu ülkeler neden Antarktika'da bu kadar zorlu ve zor şartlar altında araştırma yapmaya çalışıyorlar? Yedinci kıta, bilim insanlarına ne öğretebilir? Buz kırıcı gemiler kullanarak kamp malzemelerini ve ekstrem hava koşullarında bile çalışabilecek pahalı araştırma ekipmanlarının taşınmasını gerektiren bu zor seferleri nasıl gerekçelendirebiliriz?


Antarktika


Antarktika, Dünya üzerindeki en soğuk, en boş, en rüzgarlı ve en kuru yerdir. Kıta, 14.000.000 kilometre kare üzerine kuruludur. Yani Türkiye'nin 18 katı büyüklüktedir. Bunun %97.6'sı buzla kaplıdır. En kalın olduğu yerde buz tabakası 4776 metre kalılıktadır! Ortalaması 2160 metredir. Bu buzlar, Dünya'daki tüm buzların %90'ıdır ve gezegendeki bütün tatlı suların %70'ini içerir. Dünya'daki tüm suların yalnızca %3'ünün tatlı su olduğunu hatırlatmak isteriz.

Bu bölgede çok sayıda penguen, balina, fok ve benzeri denizel memeliler ve kuşlar bulunur. Bilinen hiçbir karasal hayvan yoktur. Az sonra değineceğimiz araştırma ekipleri hariç, insan da dahil olmak üzere...

Antarktika ile ilgili sık yapılan yanlışları da düzeltelim: Hayır, Eskimolar ve kutup ayıları Kuzey Kutup Dairesi'ndeki buzullarda yaşarlar, Güney Kutbu'nda bulunan Antarktika'da değil! Daha kolay akılda tutmak için, kutup ayıları daha iridir, dolayısıyla daha "üstte" yaşarlar (Kuzey Kutbu'nda). Penguenler daha ufaktır, o sebeple Güney Kutbu'nda yaşarlar (Bu bilimsel bir ilişkilendirme değildir, sadece hatırlamanızı kolaylaştırabilir).

Güney Kutbu'ndaki ortalama sıcaklık sıfırın altında 48.9 santigrat derecedir. Ancak bu sadece "ortalama" bir sayıdır. Örneğin Antarktika, 2013 Ağustos ayı içerisinde -93.2 santigrat derecelik sıcaklığa düşerek kayda geçen en düşük sıcaklığını görmüştür! Bundan önceki rekor, -89.2 santigrat dereceydi!

Bunu şöyle izah etmemize izin verin: Bugüne kadar Türkiye sınırları dahilinde, resmi kayıtlara geçen en soğuk hava sıcaklığı, -46.4 santigrat derece ile Van'ın Çaldıran ilçesinde 9 Ocak 1990 gününde görülmüştür. Ankara'nın gördüğü rekor en düşük sıcaklık 22 Şubat 1985 günü görülen -21.5 santigrat derece sıcaklıktır. İstanbul'un gördüğü rekor en düşük sıcaklık 28 Ocak 1969 günü kaydedilen -6.8 santigrat derece sıcaklıktır. İzmir'in gördüğü rekor en düşük sıcaklık 18 Ocak 1964 günü görülen -6.4 santigrat derece sıcaklıktır. -93.2 derecenin yanında bunların hepsi ılık bir ilkbahar günü gibi kalmaktadır.

60 derece güney enleminin daha altındaki tüm bölgeler yıl boyunca 1 uzun gece, 1 uzun gündüz yaşar. Güneş Mart'ta battıktan sonra Ekim'de doğar ve bir sonraki Mart'a kadar batmaz.








Güney Kutbu, Antarktika'nın doğusunda, deniz seviyesinden 2835 metre yükseklikte bulunan ve en yakın su parçasından 1300 kilometre civarı uzakta bulunan bir noktadır. Bu öylesine yüksek ve izole bir noktadır ki, tam Güney Kutbu üzerinde dururken dağcıların başına gelebilen yükseklik hastalığından muzdarip olmanız muhtemeldir. Güney Kutbu'ndaki buzullar yılda yaklaşık 10 santimetre kadar kayarlar. Bu nedenle her sene, bir seremoni eşliğinde Güney Kutbu'nu belirleyen sembol 10 santimetre civarında kaydırılır.


ANTARTİKA HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN BİLGİLER

*Antartika kendi internet alan adına (.aq) sahiptir.

*53 milyon yıl önce, Antartika kıyılarında palmiye ağaçları yetişiyordu.

*Metallica grubunun kıtada Freeze 'Em All adıyla kısa bir performans sergilemişliği var.

*Eskiden Antartika'da bir nükleer santral bulunuyordu.

*Antartika en geniş beşinci kıta olup Avrupa ve Avustralya'dan daha büyüktür.

*Kıtanın yüzde 99'u buzlarla kaplıdır ama buzun altında kara vardır.

*Dünya'daki tüm tatlı suyun yüzde 70'i Antartika kıtasındadır.

*Transantartik dağları Antartika'yı doğu ve batı olarak iki bölüme ayırıyor.

*Antartika'nın varlığı 1820'ye kadar hiç bilinmiyordu.

*Norveçli kaşif Roald Amundsen 14 Aralık 1911'de Güney Kutbu'na ulaşarak bunu başaran ilk insan olmuştur.


Antarktika'ya Olan İlgi Artıyor!


Son birkaç on yılda, hem bilimsel hem de halk arasında Antarktika'ya olan ilgide bir artış oldu. Ulusal Bilim Vakfı Kutup Programı Ofisi Antarktika Bilimler Bölümü'nün başkanı Alexandra R. Isern, Antarktika'ya yönelik ilginin artma sebebinin 2007-2008 yıllarının Uluslararası Kutup Yılı ilan edilmesi olabileceğini söylüyor:

İnsanlar, kutupsal sistemlerin Dünya'nın her yerindeki insanlar için önemli olan küresel sistemlere bağlı olduğunu giderek daha fazla anlıyor. Örneğin Antarktika buz tabakaları, mevcut ve gelecekteki küresel deniz seviyesi yükseliş hızının ne düzeyde olacağı konusunda kritik bir rol oynamaktadır.

Veriler de onu destekler niteliktedir. Son 50 yılda, Antarktika istasyonlarının, üslerinin ve havaalanı kamplarının sayısı, 2018'de 7.2 kat artarak 109'a ulaştı (bu, her yıl %11.6'lik bir artışa denk gelmektedir). COMNAP’a göre, bu istasyonların 98’i bugün açık, 43’ü yıl boyunca açık, diğerleri ise mevsimlik, yani sadece hava izin verdiği zaman açık.


Antarktika Araştırmaları Neden Önemlidir?


Ama neden? Neden bu kadar uzak, bu kadar düşmanca ve tamamen ıssız bir kıtayı araştıralım ki?

Bunun başlıca nedeni, neredeyse tüm küresel iklim sistemlerinin Antarktika'dan etkilenmesidir. Bu doğa kuvvetini görmezden gelmek, araştırmacıların iklim ve hava düzenlerini anlamalarını engeller. Isern şöyle diyor:

Antarktika kıtasının, küresel Dünya sisteminin kritik bir bileşeni olduğu konusunda giderek artan sayıda kanıt var. Bu kıta, Dünya'nın nasıl çalıştığını anlayabilmemiz konusunda son derece verimli bir araştırma sahası sunmaktadır. Ayrıca Antarktika'daki şartlar, nihayetinde uydularda, gezegenlerde veya gök cisimlerinde kullanılabilecek cihazların test edilmesi için son derece avantajlıdır.

Antarktika, gezegenimizin jeolojik bir muhasebecisi olarak da hizmet vermektedir. Jeologlar ve iklim bilimciler, buz katmanlarının derinliklerine kazılar yaparak, Dünya'nın iklimsel tarihini öğrenebilirler. Bu sayede daha iyi modeller ve tahminler geliştirebilirler

Ancak kıtada yapılan çalışmalar sadece temel araştırmalar değildir. Antarktika, küresel siyasi arenada da önemli bir rol oynamaktadır. Isern, Antarktika biliminin katkıda bulunmanın siyasi dünya sahnesine katılmanın bir yolu olduğunu söylüyor.


Türkiye Antarktika'da ne yapıyor?


Antarktika Bilimsel Araştırma ve Bilim Üssü Projesi, Cumhurbaşkanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sorumluluğunda ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kutup Araştırmaları Uygulama Araştırma merkezi (PolReC) koordinesinde yürütülüyor.

Projenin sefer liderliğini İTÜ Öğretim Üyesi Doç Dr Burcu Özsoy yapıyor.

Türkiye, Şubat 2019'da 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi kapsamında Antarktika'daki Horseshoe Adası'nda geçici Türk Bilimsel Araştırma Kampı kurdu.

İTÜ PolRec internet sitesinde araştırmanın misyonuyla ilgili şu ifadeler var:

"Kutup bölgelerinin geleceği hakkında ülkemizin söz sahibi olması ve görünürlüğünün sağlanması için çalışmalar yapılarak İTÜ ve Türkiye'deki diğer üniversitelerdeki araştırmacılar ile ilgili ulusal ve uluslararası bilim, araştırma, geliştirme, sanayi ve otorite sahibi kuruluşlar arasında bir arayüz görevi üstlenilmesi, aynı zamanda Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmektir."

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 25 Şubat 2019'da attığı tweetlerde Antarktika'dan fotoğraflar paylaşıp "Antarktika'da al sancağımız göndere çekildi. 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi kapsamında Türkiye'nin beyaz kıtadaki geçici üssünü kurduk. 14 bin kilometre uzakta Horseshoe Adası'nda kurduğumuz Türk Bilimsel Araştırma Kampı bilim insanlarımıza 3 yıl boyunca yaz sezonunda ev sahipliği yapacak" yazmıştı.

Türkiye, Antarktika Anlaşmalar Sistemi'nde 'gözlemci' statüsünde bulunuyor. Antarktika'ya yapılan seferlerle Türkiye, "gözlemci"den, "danışman ülke" statüsüne geçmeyi hedefliyor.

Sefer lideri Doç Dr. Özsoy, Şubat 2019'da Anadolu Ajansı'na (AA) yaptığı açıklamada ilk iki seferde fizibilite çalışmalarının yapıldığını söylemiş ve şu bilgileri vermişti:

"Bu bilim kampının çok büyük önemi var. Türkiye'den 14 bin km uzaklıktaki kıtaya gelen bilim insanlarına çalışmalarını yaparken rahatlık sağlayacak bilim kampımız 3 sene yaz sonunda hizmet verecek."

Türk bilim insanları Şubat'ta bilim üssünün kurulumunda Antarktika'ya yaklaşık 6 tonluk 3 modülü, mavna, zodyak botlar ve helikopterle karaya taşımış ve bir haftanın sonunda modüllerin kurulumu tamamlanmıştı.

AA'nın haberine göre Aralık 2019 itibariyle, Türkiye'nin Antarktika'ya düzenlediği ulusal seferlere katılan 100'e yakın bilim insanının araştırmaları sonucu 11 uluslararası bilimsel eser yayınlandı, 35'inin yayın çalışmaları devam ediyor.

İlk seferde yapılan fizibilite çalışmaları sonucu "Analitik Hiyerarşi Yöntemi Kullanılarak Türk Antarktika Araştırma İstasyonunun Yer Seçimi" başlıklı makale yayımlandı. Bu yayınla, Türkiye'nin kıtada kuracağı üssün yer seçiminde kullanılan kriterler belirlendi.


Türkiye, Antarktika Antlaşması'nda taraf mı?


Antarktika Antlaşması 1959'da imzalandı, 1961'de devreye girdi.

Antlaşma, Antarktika'yı bilimsel bölge olarak tesis ediyor, barış ve bilime adanmış doğal koruma alanı olarak güvence altına alıyor ve bilimsel araştırmaların özgürlüğünü sağlıyor. Antlaşma uyarınca kıtada askeri faaliyet yasak.

Anlaşmaya taraf 53 ülke var. Türkiye 1995'te anlaşmanın tarafı oldu.

Anlaşmanın ilk imzacıları olan 12 ülke 'istişari taraf (danışman)' statüsünde.

Anlaşmanın ilk imzacıları olan ülkeler şöyle: ABD, Arjantin, Avustralya, Belçike, Fransa, Güney Afrika, İngiltere, Japonya, Norveç, Rusya, Şili ve Yeni Zelanda. Anlaşmaya sonradan katılanlarla beraber toplamda 29 ülke 'danışman statüsünde'. Bu ülkeler de her yıl kıtaya ilişkin bilgi paylaşımı ve karar alımı için gerçekleştirilen toplantılarda yer alıyor ve oy hakları oluyor.

2019 itibariyle, Türkiye dahil taraf olan diğer 25 ülke ise, anlaşma kapsamındaki toplantılara 'istişari olmayan taraf' (gözlemci) olarak katılıyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde "Antlaşma hükümleri uyarınca, Antarktika'da bilimsel üs kurulması ya da bilimsel sefer düzenlenmesi gibi kapsamlı araştırma çalışmalarıyla kıtaya ilgilerini kanıtlayan ülkelerin de istişari taraf statüsünü kazanması mümkündür" deniyor.

Türkiye de Antarktika'ya kurduğu araştırma üssüyle 'gözlemci' statüsünden çıkıp 'danışman' statüsüne yükselmek istiyor.



Antarktika neden önemli?


Antarktika, Güney Yarımküre'nin en güneyinde bulunuyor. Kıtanın neredeyse %98'i buzlarla kaplı.

Mevcut durumda, Antarktika dünyanın en soğuk, en kuru ve en rüzgârlı bölgesi.

Antarktika'nın bazı bölgeleri 2 milyon yıldır yağmur yüzü görmedi.

Kıtada penguenler, deniz aygırları ve az sayıda bitki türü yaşıyor.

Kıta, hiçbir ülkenin toprağı olarak kabul edilmiyor ama Antarktika'da toprak iddia eden yedi egemen devlet var: Arjantin, Avustralya, Şili, Fransa, Yeni Zelanda, Norveç ve İngiltere.

Yerleşik bir insan topluluğu yok. Ama kıtada bilimsel faaliyetlerde bulunmak üzere geçici olarak bulunan bilim insanları var.

Bu ülkeler Arktik bilimsel araştırma ve eğitim tesislerini genelde hak iddia ettikleri topraklara kurdu ama bazıları hak iddia edilen bölgelerin dışında. Kıtada toprak iddiasında bulunmayan Rusya ile ABD'de de başka ülkelerin hak iddia ettiği bölgelerde araştırma tesisleri kurdu.

Antarktika Antlaşması'nın ilk 12 imzacısı olan ülkelerin kıtada toplam 55 Antarktika araştırma istasyonu var.


Kıtaya Yapılan Seyir Turları


Geçtiğimiz yıllarda bir seyir ekibi Deception Adası'nı, yani Antarktika'da aktif bir volkanın bulunduğu kalderayı ziyaret etmiş. Kaldera, volkanik faaliyetler sonucunda yanardağın eteğinde oluşan çöküntüler anlamına geliyor.

Adada çok sayıda küçük mezarlık ile eski balina avcılığı fabrikalarına rastlanmış.





Alexandre Meneghini, "Düşünülenin aksine Antarktika, yaşamla dolu. Penguenler, deniz kuşları, farklı balina ve fok türleri sürekli görülebiliyor" diyor.

Meneghini sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Penguenlerle karşılaşmalarım harikaydı ve unutulmaz anlar listeme girdiler.

"İnsanları avcı gibi görmüyorlar. Eğer fazla hareket etmezseniz de birkaç saat içinde size teslim oluveriyorlar. Köpeğimi de sayarsak, dünyanın en tatlı şeyleri olabilirler."

Uzun süren Antarktika ziyaretinde Meneghini, kıtanın medeniyetten uzak olduğuna ikna olmuş.

"Ama buralar el sürülmemiş yerler değil" diyen fotoğrafçı, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Fotoğraflarımın hiçbiri, ilk elden orda tanık olduklarımı yeterince anlatamıyor."



Yönetim ve politika


Antarktika'da hükûmet mevcut değildir, buna rağmen çeşitli ülkeler bazı bölgelerinde egemenlik iddia ederler. Ayrıca bu birkaç ülke karşılıklı olarak birbirlerinin hak iddialarını kabul etseler de evrensel nitelikte tanınmış bir egemenlik söz konusu değildir.

Kıtanın keşfinden sonra, özellikle 1910'lu yıllardan itibaren yoğun olarak toprak sahiplenme mücadelesi başladı. 1940'lı yılların sonunda yedi ülke (Arjantin, Şili, Avustralya, Fransa, Norveç, Yeni Zelanda, Birleşik Krallık) Antarktika'da toprak hakimiyeti iddiasında bulundu. Bazı ülkelerin aynı alanlar üzerinde hak iddia etmesinin yanında dünyanın geri kalanı bu iddiaları kabul edilmedi. (Kıtanın ancak %15'i üzerinde hak iddiası olmamıştır.) Bir kıtanın yedi devlet tarafından sahiplenilmesi dünyada tepki oluşturdu. New York Times 1947 yılında kıtanın tüm milletler adına Birleşmiş Milletler tarafından yönetilmesini önermiştir. 1948'de aynı görüşleri ABD savunmaya başladı. Kıtanın dünya toprağı olması gerektiği 1956'da Yeni Zelanda tarafından ileri sürüldü

1959'dan beri Antarktika Üzerindeki yeni egemenlik iddiaları askıya alınmış ve Antarktika'nın siyaseten tarafsız olduğu öngörüsü hakim olmuştur. Kıtanın statüsü 1959 Antarktik Antlaşma ve diğer ilgili kabullerle Antarktik Antlaşma Sistemi olarak adlandırılıp düzenlenmiştir. Anlaşma Sistemi'nce 60 derece enleminin güneyindeki tüm kara ve buzul parçaları Antarktika ismiyle tanımlanmıştır. Anlaşma: Sovyetler Birliği'ni (sonradan Rusya), Birleşik Krallık'ı, Arjantin'i, Şili'yi, Avustralya'yı ve ABD'yi de içeren 12 ülke tarafından imzalanmıştır.Böylece Antarktika'ya sağlanan bilimsel korumanın yanında bilimsel inceleme özgürlüğü ve çevreci koruma tahsis edilmiş Antarktika'da askeri faaliyetler yasaklanmıştır. Bu anlaşma Soğuk Savaş sürecindeki ilk silahsızlanma anlaşmasıdır.

1983'te Antarktik Antlaşma'nın tarafları Antarktika'da madenciliği konuşmaya ve tartışmaya başladılar. Uluslararası bir örgütler koalisyonu kurularak bölgeden mineral çıkarılmasını engellemek için toplumsal baskı kampanyası başlattı, Greenpeace tarafından daha da büyütülen bu eylemler, protestocuların kendi bilimsel istasyonlarını kurmalarına yol açtı (Ross Sea bölgesindeki World Park Base) ve insanların Antarktika üzerindeki çevresel etkilerinin belgelenmesi için yıllık keşifler düzenlendi. 1988'de Antarktik Mineral Kaynaklarını Düzenleme Kongresi [Convention on the Regulation of Antarctic Mineral Resources (CRAMRA)] kuruldu. Sonraki yıl, Avustralya ve Fransa kongreyi onaylamadıklarını bunun hayata geçmesinin bütün amaç ve niyetleriyle ölümcül derecede zıt olduğunu duyurdular. Avustralya ve Fransa bu tarz bir uygulama yerine Antarktik çevrenin korunması için kapsamlı bir müzakerenin yapılmasını önerdi. Antarktik Antlaşmaya Çevresel Koruma Protokolü (Madrid Protokolü) diğer ülkelerce takip edilerek önerildi ve 14 Ocak 1998'de protokol yürürlüğe girdi.Madrid Protokolü Antarktika'da madenciliği tamamen yasaklayıp Antarktika'yı "bilime ve barışa adanmış doğal bir rezerv" tayin ediyordu.

Antarktik Antlaşma, Antarktika'da askeri üs ve garnizon kurulmasını, askeri manevraları ve silah testlerini de içeren her türlü askeri faaliyeti yasaklıyor. Askeri personel ve ekipmanlar sadece bilimsel ve diğer barışçıl amaçlar için serbest bırakılmıştır. Belgelenmiş tek askeri kara manevrası Arjantin Ordusunun yaptığı Operasyon DOKSAN (Operación 90)'dır.

Bugün anlaşmaya taraf 53 ülke var. Anlaşmanın ilk imzacıları olan 12 ülke 'istişari taraf (danışman)' statüsünde. Anlaşmaya sonradan katılanlarla beraber toplamda 29 ülke 'danışman statüsünde'. Bu ülkeler de her yıl kıtaya ilişkin bilgi paylaşımı ve karar alımı için gerçekleştirilen toplantılarda yer alıyor ve oy hakları oluyor. Diğer 25 ülke ise, anlaşma kapsamındaki toplantılara 'istişari olmayan taraf' (gözlemci) olarak katılıyor.


Devlet başkanlığı düzeyinde ziyaretler


10 Şubat 2015'te Norveç Kralı V. Harald dünyanın Antarktika'yı ziyaret eden ilk monarkı oldu, V. Harald özellikle Norveç'e bağlı Kraliçe Maud Toprakları'nı gezdi, bu ziyaret V. Harald'a "Antarktika Kralı" (Norveççe: kongen av Antarktis) unvanını kazandırdı.

Arjantin'in, Britanya'nın ve Şili'nin topraklar üzerindeki hak iddiaları birbirlerinin iddialarıyla çakışıyor ve bu durum çeşitli sürtüşmeleri beraberinde getirmiştir. 18 Aralık 2012'de Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı, II. Elizabeth'in hükümdarlığının 60. yıl dönümü kutlamaları için daha önce adlandırılmamış bir bölgeye Kraliçe Elizabeth Toprakları ismini verdi. 22 Aralık 2012'de BK Arjantin Büyükelçisi, John Freeman Arjantin Hükûmeti tarafından bu isimlendirmeyi protesto etmek için çağrıldı. Zaten Arjantin-BK ilişkileri 2012 yılında Falkland Adaları'nın egemenliği ve Falkland Savaşı'nın 30. yıldönümü nedeniyle zarar görmüştü.

Avustralya'nın ve Yeni Zelanda'nın şu anda kendi bölgeleri olarak gösterdikleri yerler bu ülkelere bağımsızlık verilmeden önce BK'nin topraklarıydı. Avustralya Antarktika üzerinde en büyük alanda hak iddiasında bulunan devlet durumundadır. BK'nin, Avustralya'nın, Yeni Zelanda'nın, Fransa'nın ve Norveç'in iddiaları birbirlerince tanınmaktadır. Antarktika'da toprak edinme konusunda hevesli diğer ülkeler, Antarktik Antlaşma'nın tarafları olarak antlaşmaya katılıyorlar çünkü antlaşmaya katılmış olsalar da antlaşmanın yürürlükteki yasaları katılımcıların ve ismi geçmeyen ülkeler dışındaki devletlerin Antarktika toprakları üzerinde hak iddia etmelerine ve bu iddialarının tanınmasına izin vermiyor.

Brezilya Brezilya Antarktikası isimli bir bölgeyi ilgi alanı olarak belirlemiştir ama resmen hak iddiasında bulunmuyor.

Peru resmi olarak toprak talebi hakkını saklı tutuyor.

Rusya Sovyetler Birliği'nden devraldığı bölgede asıl Antarktik Antlaşmaya bağlı kalarak hak iddia ediyor.

Güney Afrika Cumhuriyeti resmi olarak toprak talebi hakkını saklı tutuyor.

ABD resmi olarak toprak talebi hakkını asıl Antarktik Antlaşması'na bağlı olarak saklı tutuyor.


Ekonomi


60 yıl kadar önce bazı bilimadamları kıtanın ekonomik bir değerinin olmadığını iddia etmiştir. Yapılan araştırmalarda kıtada bakır, kobalt, kurşun, altın, manganez, titanyum, nikel, çinko ve uranyum gibi metaller ve hidrokarbon yatakları tespit edilmiştir. 

Büyük miktarlarda doğal gaz (115 trilyon kübik) ve petrol (45 milyar varil) rezervleri bulunur.

Kıtada bugün ekonomik ve bilimsel nedenlerle kullanılamayan donmuş halde dev tatlı su kaynakları bulunmaktadır. Bir yıl kıtadan kopan buz parçalarının 5 milyar kişinin yıllık tatlı su ihtiyacını karşılayacak miktardadır. 688 km3 miktarındaki su, dünyadaki tüm nehirlerden akan tatlı sudan daha fazladır. Yüzen buzdağlarının su sıkıntısı çeken ülkelere taşınması tartışılmıştır.


Bilim ve teknoloji


1959 yılında imzalanıp, 1961 yılında uygulanmaya başlanan Antarktika antlaşmasına göre kıtada sadece bilimsel araştırmalar yapılabilmektedir. Günümüzde kıtada 29 ülkenin 101 araştırma istasyonu bulunmaktadır. İstasyonlardan 46 adeti Antarktika Yarımadası ve çevredeki adalarda bulunur. Brezilya, Polonya, Bulgaristan, Peru, Kore, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna ve Türkiye'nin birer adet araştırma istasyonu bulunmaktadır.


Nüfus


Kıtada bazı devletlerin kalıcı insanlı araştırma istasyonları bulunmaktadır. Kıta etrafındaki adalarda çalışan, bilimsel çalışmalarda bulunan ve diğer işlerde çalışanlarla birlikte kıtanın nüfusu kışın 1.000, yazın ise yaklaşık 5.000 kadardır.


Biyolojik çeşitlilik


Sıcaklığın çok düşük olması doğal olarak yaşam koşullarını etkilemektedir.


Bitki Örtüsü


Kuzey Kutbu'nda 400'e yakın çiçek açan bitki türü sayılabilirken, burada çiçek açan tek bir bitki türü bile yoktur. Dondurucu soğukluklar, kötü toprak kalitesi, nem ve güneş ışığı eksikliği bitkilerin büyümesini engellemektedir. Bunun sonucu olarak bitki çeşitliliği dağılımı çok düşük ve sınırlıdır. Kıtanın florası büyük ölçüde Biryofitlerden oluşur.




Hayvan Çeşitliliği


Kıtanın kıyılarında ve açık denizlerinde çok sayıda hayvan yaşar. Penguenler, martılar, kuşlar, foklar, kalamarlar ve balinalar soğuk, ama besin maddesi açısından zengin Güney Kutbu denizlerindeki planktonları ve balıkları yiyerek yaşamlarını sürdürürler.Bu canlılardan sadece penguenler bu kıtaya mahsustur. Kutup ayıları Antarktika'da yaşamaz.

Kıtada 35 penguen türü, 200 balık türü, 12 balina, onlarca farklı kuş türü yaşamaktadır. 
 
Antarktika ekosisteminde bulunan Kril adlı planktonun gıda eksikliği çeken ülkelerin sorunlarına çare olacağı düşünülmektedir. Kril günümüzde 100 bin ton gibi az bir miktar avlanmaktadır. Dünyada bir yılda tutulan balık miktarınca (70 milyon ton) avlanılmasının sorun olmayacağı hesaplanmaktadır.



Kril adı verilen küçük bir deniz canlısından elde edilen kril yağı, bir Omega 3 deposu olarak tanımlanıyor. İnsan sağlığına iyi geldiği bilinen Kril yağı, son dönemde en fazla araştırılan besinler arasında yer alıyor. Peki Kril yağı nedir, faydaları nelerdir?

Kril Yağı; karidese benzeyen kril adındaki küçük bir deniz canlısından elde edilen bir yağdır. Ve son dönemlerde omega 3 kaynağı olarak popüler olmuş durumda. 

Kril Yağı kötü kolestrolü düşürmede yardımcı ayrıca iyi kolesterolüde yükseltmesi açısından fayda sağlıyor. Kril yağı, kandaki yağ oranının da düşmesi için balık yağından daha etkili olmaktadır.

Kril yağı kolesterol seviyesini düşürerek kalp sağlığını ve damar tıkanıklığını önlemede alternatif olabilecek bir yağ.

Omega 3 eksikliği beyinde tahribat yaparak hafızaya ve beyin yaşlanmasına neden oluyor, bu açıdan kril yağı bu etkileri azaltmakta ve korumaya yardımcı olmaktadır. Yüksek oranda DHA içermesi yaşlanma etkilerini azaltıyor.

Kril yağı adet sancılarına da iyi geliyor ancak kesin bir sonuç bu durum için mevcut değil.

Eklem iltihaplanmaları ile ilgili yağlanmalarda kril yağı etkili olarak iltihabı önlemeye yardımcı oluyor.

Cilt üzerinde olumlu etkiler sağlayan kril yağı cildin yaşlanmasına engel oluyor ve ayrıca cilt kanserini önlemede de etkili bir besin. Kril yağında bulunan antioksidanlar diğer antioksidanlara göre daha etkili olarak tespit edilmiş. İlerleyen yaşlarda kırışıklıkların azalması için kril yağının kullanılması bu açıdan fayda içerir.

Omega3 yağ asitleri beyin fonksiyonlarını dengeleyerek bazı hafıza ve bunama belirtilerine etki ederek iyileşmesini sağlar. Depresyon hallerinde iken kullanılan antidepresan ilaçların oluşturduğu; halsizlik, yorgunluk ve isteksizlik durumlarına Kril yağı kullanarak son vermek mümkün oluyor. Tabi ki tedavi etmez ama en azından daha fazla rahatlamak için alternatif sunar.

Kril yağı; bağışıklık sistemini güçlendirir, böbrek fonksiyonlarının gelişmesine katkı sağlar, vücutta gerekli hormon dengesini kontrol eder, ruhsal olarak rahatlamaya yardımcı olur, göz sağlığını korumada etkendir ve enerji açısından da takviye oluşturur.

Kril yağı 3 aydan fazla kullanılmamalıdır. Kanın pıhtılaşmasına neden olması; geçirilecek bir ameliyat öncesinde en az 2 hafta kala bırakılmalıdır. Çok fazla kullanımı sonrası; mide bulantısı, ishal, midede yanma hissi ve ağız kokusu yapabilir.

Kril yağı hakkında çok fazla araştırma yapılmış ama buna rağmen kesin sonuçlar yoktur. O nedenle kulaktan dolma bilgilerle kullanmak doğru değildir.


Penguenler

Adelie pengueni bazılarıdır.

Balinalar


Foklar

Leopar foku veya Pars foku bazılarıdır.

Kuşlar


Balıklar 

Antarktika buzbalığı bazılarıdır.

Kalamarlar

Dev kalamar gibi kalamarlar vardır.





Kaynaklar

https://www.tzv.org.tr/#/haber/1187
https://www.haberturk.com/krill-yagi-krill-oil-nedir-krill-yagi-faydalari-nelerdir-hbrt-2655803
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43669631
https://evrimagaci.org/antarktika-insanligin-gelecegi-ve-bilim-icin-neden-onemlidir-4724
https://tr.wikipedia.org/wiki/Antarktika

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çöp DNA (İnsan DNA' sının %98' i)

Bakım Yönetimi

Matrix Felsefesi ve Platon' un Mağara Alegorisi