Babil Kulesi
Sümerliler, inançları gereği yükseklere taparlar ve yer ile göğü bağlayan kutsal bir ağacın varlığına inanırlardı. Tanrıdağı diye adlandırdıkları bu kuleyi Dünyanın yedi harikasından biri olan Babil'in Asma Bahçelerinin içine yapmışlardır. Bu kuleyi zamanımızdan 5.000 yıl kadar önce Tanrı Marduk adına yapmışlardır.
Kule ilk olarak, 90 metre genişliğe ve 90 metre yüksekliğe sahip 7 katlı bir bina olarak inşa edilmişti.
1.Kat-taşı, (33 m)
2.Kat-ateşi, (18 m)
3.Kat-bitkileri, (6 m)
4.Kat-hayvanları, (6 m)
5.Kat-insanları, (6 m)
6.Kat-gökyüzünü (6 m) ve
7.Kat da melekleri (15 m) sembolize ederdi.
Bir insanın bütün bunları öğrenip, anladıktan sonra yani yedi basamağı sırayla çıktıktan sonra Babil Tanrısı (Marduk’a) ulaşılabileceği düşünülürdü. İnançlarına göre Marduk insanlara sadece orada görünürdü. Ama onun görünmesine sıradan ölümlüler dayanamazdı. Bu nedenle tapınmaya gelen halktan kişiler birinci kata çıkabilirlerdi. Bundan sonraki üst katlara sadece rahipler çıkabilirlerdi. Çevresinde ise rahip sarayları, ambarlar, konuk odaları, Tanrı Marduk adına yapılmış olan diğer tapınak, Esagila'ya giden aslanlı geçit ve dini tören yolu bulunuyordu.
O dönemde Babil'i işgal eden Tikulti -Ninurta, Sargon, Sanherip ve Asurbanipal kuleyi yıkmış ve tahrip etmişlerdi. Babil Kralları Nabopollasor ve Nabukadnasor tarafından kule yeniden yapıldı.
Ancak M.Ö. 479'da Babil'i fetheden Pers kralı Xerkes'in kuleyi yıkmasından sonra ne yazık ki kule tekrar onarılamadı. Sonrasında Büyük İskender Babil'e geldiğinde kulenin o harap haline bile hayran kaldı ve kuleyi eski haline getirmeye karar verdi. Büyük İskender kulenin enkazı için 10.000 kişiyi iki ay boyunca çalıştırarak molozları temizletti onarımı da Büyük İskender'in ölümüne kadar sürdü.
İslami kaynaklara göre, Kuran’da Hz. Musa, Firavun, Karun, Haman ve kerpiçten yapılan bir kule aynı hikâyenin içinde anlatılmaktadır. Farklı coğrafya ve tarihsel dilimlere ait bu öğelerin uyumunu sağlamak amacıyla bazı yorumcular kulenin piramit olabileceğini söyleseler de Mısır piramitlerinin ne mimarisi kuleye benzer, ne de inşaatında kullanılan malzemeler Kur’an da bahsedildiği gibi kilden yapılmıştır.
Hikâye Tevrat'taki ile benzerlik göstermesine rağmen Babil'de değil, Hz. Musa'nın yaşadığı dönemde Mısır'da geçmektedir. Tevratta, Firavun, Haman'a, kendisine kilden bir kule inşa etmesini, çıkıp Hz. Musa'nın tanrısına bakacağını söyler Babilden, Yakut el-Hamavi'nin yazılarında ve Lisan el - Arab'da da bahsedilir. Öyküye göre tüm insanlar rüzgârın önüne katılarak bir yerde toplanırlar. Buraya sonradan Babil denir. Babil'de insanlara Allah tarafından değişik lisanlar tahsis edilir ve yeniden rüzgârla geldikleri yerlere dağıtılırlar.
9. yy İslam tarihçilerinden El-Tabari'nin Peygamberler ve Krallar Tarihi adlı eserinde hikâyeye göre Nemrut Babil'de bir kule inşa ettirir. Tanrı bu inşa edilen kuleyi yıkar ve o zamana kadar aynı dili konuşan insanların dili böler ve 72 dile ayırdığını belirtir. 13. yy İslam tarihçilerinden Ebu el-Fida da aynı hikâyeden bahseder. İbrahim'in atası Hud'un kendi dili olan İbraniceyi korumasına izin verildiğini ekler.
Yahudi ve Hristiyan kaynaklara göre,Tanah ve Eski Ahit iki dinde de benzerlik gösterdiği için Babil konusu aynıdır. Tevrat'ın yaratılış kısmında Babil Kulesi'den bahsedilir. Nuh'un oğulları Büyük Tufan'dan sonra Sümer’e yerleşmiş, burada şehir ve göklere kadar yükselen bir kule yapmak istemişlerdir. Efsaneye göre Tanrı kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine, kibirli olmalarına kızar ve o zamana kadar tek dil konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışına dair Tevrat'ta anlatılan bir bilgi yoktur ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde bu bilgi aktarılır. Dini bir bakış açısıyla bu hikâye genellikle insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökeninin nereden geldiğini açıklamak amacıyla kullanılmıştır.
Babil Kulesi tevrat başta olmak üzere birçok farklı kitapta, birçok farklı rivayetle anlatılmıştır. Bu rivayetlerin hepsi konuyu farklı yönlerden ele almış olsa da birleştikleri ortak nokta Babil Kulesinin yapılışının neye sebep olduğudur. İncil ve Tevrat'ta, bu eşsiz kule yapıldıktan sonra insanların konuştukları dilin, ortak bir dil olmaktan çıkarılıp farklı dillerin yaratıldığı iddia edilir. Bunun nedeni ise İncil ve Tevrat'ta ki ayetlerde anlatılır.
Tanrının, inşa edilmiş olan Babil Kulesini gördükten sonra insanlığa sinirlendiği iddia edilir. İnsanların aynı dili konuşarak bu binayı inşa etmesinin ileride anlaşarak daha büyük işler yapacaklarının garantisidir diye düşünmüştür. Bu nedenle Babil Kulesinin inşaatından sonra insanların dillerinin ayrılmasına karar vermiştir.
Tevrat’ın yaratılış bölümünde yer anlatı şöyledir:Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı. Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova bulup oraya yerleştiler. Birbirlerine, “Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim” dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar. Sonra, “Kendimize bir kent kuralım” dediler, “Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.” RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi. “Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar” dedi, “Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar.” Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu. Bu nedenle kente Babil adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.
Babiller de Mezopotamya'da kurulan ve haklarında birçok efsane bulunan uygarlıklar arasında yer alıyor. Dillerin ortaya çıktığı efsane ise bir o kadar ilginçtir. Efsanede, Tanrı'ya ulaşabilmek amacıyla Babil Kulesi inşa edilir.
Tanrı Marduk adına inşa edilen kulenin bitiminde Tanrı'ya ulaşılacağı düşünülür. 5 bin yıl önce yapılan kulede gökle yer arasında bir ağacın bulunduğuna inanılırdı.
Efsaneye göre ise Tanrı'nın insanların egosuna sinirlendiği söylenir. Ardından da insanların iletişim kurmasındaki en büyük etkilerden birine sahip olan dillerini değiştirir.
Böylece, o zamana kadar aynı dili konuşan insanlar bir gecede birbiriyle iletişim kuramaz hale gelir.
Bu noktada da inanca bağlı olarak Tanrı'nın dilleri oluşturması bizlerden üstün olduğu kanıtladığını gösterir.
O zamandan itibaren tekrar ilk dili bulmaya çalışan insanlar; Arapça, Latince, İbranice ve Yunanca gibi farklı dilleri kabul etmişlerdir ve bu durum, doğru anlayışlarını değiştirdiği için milletlerin oluşumuna sebep olmuştur.
Pers Kralı Xerkes'in kuleyi yıkmasının ardından Büyük İskender zamanında onarımına karar verilmiştir ancak İskender'in hayatını kaybetmesinin ardından vazgeçmiştir. Kulenin döküntülerinin temizlenmesi ise 10 bin kişinin iki ay boyunca çalışmasıyla gerçekleşmiştir.
Kaynaklar
https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/babil-kulesi-319
https://goghart.com/goklere-erisecek-bir-kule-babil-kulesi/
https://onedio.com/haber/tek-gecede-insanlarin-birbiriyle-konusamamasina-sebep-olan-babil-ve-diller-efsanesi-960027
https://sanatkaravani.com/tanrinin-kapisi-babil-kulesi/
Yorumlar
Yorum Gönder