Uzaydaki Gözler (Yapay Uydular)
“Uzaya bakmak, astronomi açısından geçmişe doğru bakmak anlamına gelse de, insanlık açısından bizzat geleceğimize doğru bakmaktır.”
Nashquaeff
Bilimsel keşiflerin yapılması, iletişimin yaygınlaştırılması ve gözlem yapılması gibi pek çok amaç doğrultusunda uzaya çok çeşitli araçlar yollanabilmektedir. Bunlar arasında en yaygın ve en önemli olanı ise uydulardır.
Genel anlamıyla, bir merkezî cismin kütleçekimi etkisi altında kalarak onun çevresinde dolanan cisimlere «uydu» (satellite) denilmektedir. Diğer bir ifadesiyle, bir gökcisminin, özellikle de bir gezegenin, çevresinde dönen cisimler, «uydu» olarak adlandırılmaktadır. «Uydu», doğal olarak kendi varlığını sürdüren doğal uydular ve insan yapımı olan yapay uydular olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır.
Uydular, insanlığın sahip olduğu teknik bilgi ve beceriler sayesinde inşa edilen ve sonrasında da Dünya’nın veya diğer gezegenlerin yörüngesine yerleştirilen araçlardır. Genellikle yarı bağımsız kimi zamansa otonom bilgisayar kontrollü sistemler vasıtasıyla işletilen bu uydular, oldukça karmaşık teknik altyapılara sahiptir. Bu uyduların geliştirilmesi, teknik açıdan yoğun bilgi birikimini gerektirdiği gibi, maliyet açısından da büyük bir birikim gerektirmektedir. Dolayısıyla, bir uydu projesinin tasarım, üretim ve fırlatılış aşamaları, devletlerin ortak çabaları ve gerçekleştirdikleri amaç–iş birlikteliği sonucunda günümüzde daha kolay hayata geçirilebilmektedir. Hatta özel sektörün de bu işe girişmesiyle, uzaya erişim giderek kolaylaşmıştır.
Amaçlarına ve Kullanım Alanlarına Göre Uydular
“Uzayın kontrolü, Dünya’nın kontrolü anlamına gelir.”
Lyndon B. Johnson
İlk uydu denemeleri, 1957 yılında Sovyetler Birliği tarafından fırlatılan Sputnik-1 ile başarılı olmuştur. Fırlatılan ilk uydu unvanına sahip olan Sputnik-1’den bu yana, yüzlerce uydu Dünya’dan uzaya fırlatılmıştır. Uydular, gönderiliş amaçlarına ve niteliklerine göre birtakım türlere veya sınıflandırmalara konu olabilmektedir. Bunlar; haberleşme (muhabere) uyduları, seyrüsefer uyduları, gözlem uyduları, gözetleme uyduları, meteoroloji uyduları, gökbilim uyduları, biyoloji uyduları, minyatür uydular, anti-uydu silah sistemleri (katil uydular), güneş enerjisi uyduları, takım uydular ve uzay istasyonları şeklinde ifade edilebilir.
Haberleşme Uyduları
Muhabere uyduları olarak da bilinen «haberleşme uyduları» (communications satellites), TV, radyo, telefon gibi iletişim araçlarını etkin şekilde kullanabilmek amacıyla uzaya gönderilen uydulardır. Bu tür uydular, denizaltı fiber optik iletişim ağlarını tamamlayıcı bir teknolojiyi sağlayarak sabit iletişim hizmetlerine yardımcı olduğu gibi, karasal iletişim ağının ulaşamadığı coğrafî bölgeler ve hareketli deniz ve hava araçlarıyla iletişim kurulmasını da sağlar. Haberleşme uyduları genellikle Alçak İrtifa Yörüngesi (LEO: Low Earth Orbit) veya Molniya Yörüngesi’nde yer almaktadır.
Bilindiği üzere, ülkemiz dâhil birçok devletin, hâlihazırda pek çok haberleşme uydusu bulunmaktadır. Yine, uluslararası işbirliği kapsamında geliştirilen bazı haberleşme uydu sistemleri de mevcuttur. Uzmanlara göre, Bilgi Çağı’nı yaşadığımız günümüzde, günlük yaşamın vazgeçilmez birer parçası hâline gelen haberleşme uydularının önemi giderek artmaktadır ve bu durum, artık vazgeçilemez bir hâl almaktadır.
Seyrüsefer (Navigasyon) Uyduları
Radyo sinyalleri yoluyla Dünya üzerindeki hareketli ya da hareketsiz nesnelerin yerlerini Küresel Konumlandırma Sistemi (GPS: Global Positioning System) sayesinde tespit etmeye yarayan uydulara, «seyrüsefer uyduları» (navigational satellites) denilmektedir.
Bir cismin yeryüzündeki konumunun, birkaç metrelik hata payı ile tespit edilebildiği bu uydular sayesinde, artık yön tâyini oldukça basit hâle gelmiş; hattâ kaybolmak neredeyse tarih olmuştur. Uyduların sağladığı bu özellikler ve kolay kullanımı ile günümüzde pek çok elektronik alet ve araçta bütünleşik (entegre) olarak yer alan seyrüsefer (navigasyon) sistemleri, günlük hayatta yaygın kullanım alanına sahiptir.
Gözlem Uyduları
Uzaydan, yeryüzünün belli bir bölgesi için sivil gözlem niteliğindeki faaliyetlerde kullanılan uydular, «gözlem uyduları» (earth observation satellites) olarak adlandırılmaktadır. Bu tür uydular, yeryüzünde gözlem yapma amacıyla imâl edilen; casus uydulara benzer nitelikte olan, fakat bunlardan farklı olarak çevresel izleme, meteoroloji, harita hazırlama gibi askerî olmayan kullanımlar için tasarlanan uydulardır.
Bu tür uydular, harita yapımında ve sınırların belirlenmesinde; yeryüzünde meydana gelen coğrafî değişikliklerin, doğa olaylarının ve çevresel faktörlerin bilimsel olarak takip edilmesinde; petrol ve mineral kaynaklarının bulunmasında; balık sürülerinin izlenmesinde, orman yangınlarının verdiği zararların tahmininde, ormanların ve ağaç kesimlerinin kontrolünde; yıllık ürün miktarının (ürün rekoltesi) tahmininde ve uzaktan algılama (remote sensing) gibi daha pek çok alanda inceleme yapmak amacıyla kullanılmaktadır.
Uzaktan algılama tekniğinin kullanım alanları arasında şunlar yer almaktadır:
- Baraj ve su yataklarının tespitinin yapılması,
- Deniz ve kıyı etütleri; kirlilik ve coğrafî değişimlerin ölçülmesi,
- Otoyol, demiryolu, boru hattı koridor seçiminin yapılması,
- Arazi ve toprak haritalarının oluşturulması,
- Orman kaynaklarının ön envanterlerinin hazırlanması,
- Orman yangınları, sel felaketleri, toprak kayması gibi doğal afetlerde hasar tespitinin yapılması,
- Maden aramalarında jeolojik etütlerin hazırlanması,
- Yerel yönetimlerinin kadastro, imar plânları ve arazi uygulamalarının yapılması,
- Kaçak yapılaşma tespitinin yapılması.
Gözetleme ve Bilgi Toplama Uyduları
Uzaydan, yeryüzünün belli bir bölgesi için sivil gözlem niteliğinde olmayan askerî nitelikteki faaliyetlerde kullanılan bu tür uydular, «gözetleme ve bilgi toplama uyduları» (reconnaissance satellites ya da intelligence satellites ya da spy satellites) olarak adlandırılmaktadır. Bu tür uydular, sahip oldukları nitelikler ve taşıdığı amaçlar bakımından gözlem uydularından ayrılmaktadır.
Gözetleme ve bilgi toplama uyduları, gözlem uydularının genel kullanım alanlarına ek olarak özellikle askerî gözetleme ve keşif amaçlarıyla kullanılmaktadır. Bu tür uydular, Yüksek Çözünürlüklü Fotoğraf (IMINT), Ölçüm ve İmza İstihbaratı (MASINT), İletişimin Gizli Dinlenilmesi (SIGINT), İletişimin Değiştirilmesi, Nükleer Deneme Yasağına Uyumun İzlenmesi ve Düşman Füze Saldırılarını Algılama gibi alanlarda da kullanılmaktadır. Dolayısıyla, bu uyduların gerçek kabiliyetleri hakkında detaylı bilgilere ulaşmak zordur. Çünkü, söz konusu uyduların tam olarak hangi özelliklere sahip olduğu ve ne tür bilgiler elde ettiğine dair hususlar, sadece bu uyduları kullanan devlet veya devletler açısından önem arz etmekte ve bu tür bilgiler, genellikle kamuya açık nitelikte olmayıp gizlilik (duruma göre top secret ya da eyes only) içeren istihbarat (intelligence) temelli bilgiler olarak değerlendirilmektedir.
Gökcisimlerinin elektromanyetik radyasyonu yansıtmaları veya kendilerinin radyasyon yaymaları, görülebilir, kızılötesi ve mikrodalga olmak üzere üç dalga boyu bantlarından da izlenebilir. Bu uzaktan algılama metotları, askerî amaçlarla da kullanılır. Barış zamanında, bu teknikler güç plânlaması için gerekli olan yabancı silâhların araştırması, sayımı ve sınıflandırılması için kullanılır. Ayrıca antlaşmaların izlenmesi ve stratejik uyarı amaçlarına da hizmet eder. Savaş zamanında ise, filo hareketlerini izlemek, hedef belirlemek, düşman ikmâl ve komuta hatlarını ortaya çıkarmak, hava üslerindeki çalışmaları izlemek, haberleşmeyi bozmak, düşman ilerlemelerine karşı uyarmak gibi pek çok işlevi yerine getirebilir. Genellikle bu uydular, düşük dünya yörüngesindedirler [LEO]. ABD’nin MIDAS ve SAMOS sistemleri bu tür sistemlerdir. MIDAS (Missile Defense Alarm System), füze savunma hava sistemidir. SAMOS ise (Satellite and Missile Observation System), uydu ve füze gözetleme sistemidir. MIDAS, büyük roketlerle yapılacak balistik füze fırlatılışını derhâl tespit eder. SAMOS ise fotoğrafik keşifte kullanılmaktadır. SAMOS, kutup yörüngesindedir. Böylece, tüm dünyayı günde yedi kez tarar.
Meteoroloji Uyduları
Dünya’da gerçekleşen meteorolojik olaylar ile mevsimsel aktiviteleri gözlemlemek ve böylece hava tahminlerinde bulunabilmek amacıyla kullanılan uydular, «meteoroloji uyduları» (meteorological satellites ya da weather satellites) olarak adlandırılmaktadır.
Bu tür uydular, Dünya’nın çevresindeki bulutları fotoğraflama, ısı ölçümleri yapma ve bu bilgileri yeryüzündeki meteoroloji merkezlerine gönderme gibi görevlerde kullanılmaktadır. Bu merkezlerdeki uzman bilim insanları, gelen bilgileri detaylı olarak analiz ederek gelecek günler açısından havanın nasıl olacağına ilişkin tahminlerde bulunup zarar verebilecek ve yıkıcı olabilecek türden hava olaylarının olası güzergâhlarını coğrafik açıdan belirleyerek ilgili yerleri bu durumdan haberdar etmektedir.
Günümüzde, meteoroloji uydularına sahip devletler, bu uydulardan elde ettikleri bilgi ve görüntüleri, diğer devletlere ya da kişi veya kuruluşlara ücret karşılığı satabilmektedir. Dolayısıyla, yapım aşaması maliyetli olabilen bu türden uydular, sonrasında kendi maliyetini karşılayabilme potansiyeline sahip olmaktadır.
Gökbilim Uyduları
Uzayda yer alan asteroid, gezegen, yıldız ve gökadalar gibi gökcisimlerini gözlemek, onlar hakkında ayrıntılı incelemelerde bulunmak ve sahip olduğu nitelikleri anlamak amacıyla kullanılan uydular, «gökbilim uyduları» (astronomical satellites) olarak adlandırılmaktadır.
Uzay faaliyetlerinin önde gelen önemli aktörlerinden ABD ve Sovyetler Birliği başta olmak üzere diğer bazı devletler, Mars’a, Venüs’e, Jüpiter’in uydularına ve Güneş Sistemi’ndeki diğer yerlere insanlı veya insansız uçuşlar plânlamaktadırlar. İnsanoğlunun merak ve keşfetme isteğinin yanında Dünya’daki yaşam için gerekli doğal kaynakların giderek azalması, devletleri, uzayın derinliklerine doğru daha fazla araştırma yapmaya zorlamaktadır. Bu nedenle, gökbilim uydularının önemi ve popülerliğinin gün geçtikçe arttığı ifade edilebilir.
Biyoloji Uyduları
Bilimsel amaçlar doğrultusunda canlı organizmaları (bitki ve hayvanlar gibi) uzaya taşıyan uydular, «biyoloji uyduları» ya da «biyo-uydular» (biological satellites ya da bio-satellites) olarak adlandırılmaktadır. Biyoloji uyduları, uzayın doğasının ve uzayda var olabilecek olası yaşam koşullarının anlaşılması noktasında büyük katkılar sağlayarak bilimin gelişmesinde öncü roller üstlenmiştir. Bu uydulardan, 3 Kasım 1957 tarihinde Sovyetler Birliği tarafından uzaya fırlatılan Sputnik–2 adlı uydu, uzaya bir köpeği taşıyan ilk biyoloji uydusu olarak tarihe geçmiştir.
Sovyetler Birliği tarafından 20 Ağustos 1960 tarihinde uzaya fırlatılan Sputnik–5 adlı uydu ise, bulunduğu yörüngesinden Dünya’ya hayvanları ilk kez geri getirmiştir. Yine, 1966 ve 1969 yılları arasında ABD tarafından gerçekleştirilen ve üç biyoloji uydusundan oluşan «NASA Biyo-uydu Programı» kapsamında, uzaydaki doğal koşulların canlı organizmalar üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu etkiler arasında, uzay uçuşu esnasındaki etkiler ile uzaydayken radyasyon ve yerçekimsiz ortamın doğurduğu sonuçlar yer almaktadır. Dolayısıyla bu uydular aracılığıyla, uzay doğasının, özellikle de ağırlıksız ortamın etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bununla birlikte, hücrenin temel biyokimyası, hücre ve dokuların büyüme yapısı ile bütün bitki ve hayvanların sahip olduğu vücut şekilleri, yaşam süreçleri ele alınarak incelenmiştir. ABD ve Sovyetler Birliği gibi, Fransa, Arjantin, Çin, Japonya, İsrail ve İran’ın aralarında bulunduğu diğer devletler de yaptıkları ulusal uzay programları ile bilimsel amaçlarla bazı canlıları uzaya taşımışlardır.
Minyatür Uydular
Çok çeşitli amaçlarla kullanılabilen ve küçük hacimlere sahip olan uydular, «minyatür uydu» (miniaturized satellite) olarak adlandırılmaktadır. Bu uydulardan, 10 kilogramın altındaki ağırlığa sahip olanlar, «nano uydu»; 10-100 kilogram arasındakiler «mikro uydu»; 100-500 kilogram arasındakiler ise, «mini uydu» olarak sınıflandırılmaktadır.
Anti-Uydu Silah Sistemleri (Katil Uydular)
Stratejik askerî amaçlar doğrultusunda, herhangi bir uyduyu iş yapamaz hâle getirmek ya da yok etmek amacıyla yeryüzünden, havadan veya uzaydan gönderilen; bünyesinde savaş başlığı, füze gibi silâhları barındırabilen veya bizatihî kendisi hedefe çarpmasıyla bir silah gibi hareket edebilen türdeki uyduları içeren sistemler, «Anti-Uydu Silah Sistemleri» (Anti-Satellite Weapons: ASAT) olarak adlandırılmakta ve böylesi sistemlerde yer alan uydulara, «katil uydular» (killer satellites) denilmektedir.
Hâlen nükleer başlıklı uzay silâhları, nükleer olmayan uzay silâhları ve gerçekte kendisi silâh sistemi olmadığı hâlde uzay silâhı olarak kullanılabilme imkân ve kabiliyetine sahip sistemler bulunmaktadır. Bu sistemlerin taktik alandaki uygulamaları olan anti-uydu silâhları (ASAT), Stratejik Savunma Girişimi, Millî Füze Savunma Sistemi ve balistik füzeler, uzayın barışçı kullanımını tehdit etmektedir. Uzay mekiği dâhi gerektiğinde taarruzî veya savunma maksatlı uzay silâhı olarak kullanılabilmektedir. Bu tür uydular, «düşman» olarak addedilen uyduları yok etmek amacıyla kinetik mermileri ya da enerji veya partikül silah sistemlerini kullanmaktadır. Geçmişte ABD ve Sovyetler Birliği’nin yürüttüğü ASAT programları ile günümüzde, ABD, Rusya ve Çin’in yürütmekte oldukları; Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’in ise geliştirmekte oldukları ASAT programları, bu kapsamda örnek olarak verilebilir.
Güneş Enerjisi Uyduları
«Güneş enerjisi uyduları» (solar power satellites: SPS), Güneş enerjisini yeryüzünde bulunan alıcı ve dönüştürücü sistemlere yönlendirerek bir alternatif enerji kaynağı olarak güneş enerjisinden faydalanmak için kullanılan uydulardır.
Güneş enerjisinden yeryüzünde faydalanabilmeyi kısıtlayan bazı etmenler vardır. Bunlar, gece ile gündüz döngüsü ve atmosferde yaşanan meteorolojik olaylardır. Bu kısıtlayıcı etmenlerin bertaraf edilerek Güneş kaynaklı ışınımdan (radyasyon) kayıpsız bir şekilde faydalanabilmek için bir fikir ileri sürülmüştür. Bu fikir, Dünya’nın yörüngesine bir uydunun yerleştirilerek onun yoluyla enerji üretilmesidir. Böylece, bahsi geçen etmenlerin aşılması sonucu, yıl boyunca herhangi bir enerji kaybı yaşanmaksızın Dünya’da ihtiyaç duyulan enerjinin elde edilmesi plânlanmaktadır. Güneş enerjisi uyduları, tıpkı haberleşme uyduları gibi Yer ile Eş Zamanlı Yörünge’ye (GEO: Geostationary ya da Geosynchronous Orbit) yerleştirilirler. Bu yörüngede bulunan uydular, Dünya ile aynı hızda yörüngede dolandıklarından, ekvator üzerindeki belli noktada, sabit bir şekilde asılıymış gibi görünürler.
Bunun yöntemi ise; uydunun Güneş’ten aldığı enerjiyi yeryüzüne mikrodalga ışını olarak göndermesi ve yerdeki alıcı istasyonun da alınan bu mikrodalga ışınlarını elektrik enerjisine dönüştürmesi şeklinde olacaktır. Güneş enerjisi uyduları, Güneş ışığını toplar ve onu mikrodalgalar (kısa radyo dalgaları) hâline çevirir. Daha sonra bu mikrodalgalar, yeryüzünde belli bir bölgede bulunan alıcı tesislere gönderilerek, bu tesislerde elektrik enerjisine dönüştürülürler.
Dolayısıyla, söz konusu projenin gerçekleştirilmesiyle birlikte, yeryüzündeki enerji ihtiyacının büyük oranda giderileceği öngörülmektedir. Temiz enerji olarak adlandırılan güneş enerjisinden elde edilecek enerji üretimine ilişkin böylesi çalışmaların yakın gelecekte, devletler açısından hem stratejik hem de askerî anlamda büyük önem taşıyacağı, daha şimdiden ifade edilebilir.
Takım Uydular
Takım uydular, aslında tam anlamıyla ayrı bir uydu türü değildir. Bu uydular, birden fazla sayıdaki uydunun, takım hâlinde eşgüdümlü çalışacak şekilde tasarlandığı ve bir araya getirildiği bir uydu sistemidir. Bu tür uydular, yapısal olarak belli bir eşgüdüm çerçevesinde iletişim hâlinde oldukları diğer uydularla birlikte bilgi alışverişinde bulunurlar ve oluşturdukları bu iletişim koordinasyonu sayesinde, yeryüzüne daha kapsayıcı ve gelişmiş işler sunarlar. Özellikle, Küresel Uydu Konumlandırma Sistemleri’ni (GNSS) oluşturan ABD’nin NAVSTAR ve GPS, AB’nin GALILEO, Rusya’nın GLONASS, Çin’in CNS ve BDS ve Hindistan’ın IRNSS adlı uydu sistemleri, takım uydulara örnek verilebilir. Yine; haberleşme, seyrüsefer, gözlem ve gözetleme, gökbilim uyduları ile anti-uydu silah sistemleri de niteliğine göre bu kapsamda değerlendirilebilmektedir.
Uyduların İstihbarat Amaçlı Kullanımı
“Karşısındakini ve kendini bilen, hiçbir savaşta tehlikeye düşmez; karşısındakini bilmeyen, sadece kendini bilen, bir kazanır bir kaybeder; karşısındakini de kendini de bilmeyen, her savaşta tehlikeye düşer.”
Sun Tzu (Savaş Sanatı)
İstihbarat, Arapça kökenli bir terim olup “istihbar etmek” yani “haber almak” anlamına gelmektedir. İstihbaratın Türkçe karşılığı olarak “haber alma” terimi de kullanılmaktadır. Bununla birlikte, istihbarat dünyasında haber, genellikle ham bilgi için kullanılan bir tâbir olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan, “istihbarat” denildiğinde aslında teyit ve analiz süreçlerinden geçmiş bir çıktı kastedilmektedir. Yine bazı kaynaklara göre istihbarat, devlet tarafından belirlenen ihtiyaçlara karşılık olarak çeşitli kaynaklardan derlenen haber, bilgi ve dokümanların işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürün şeklinde ifade edilmektedir.
İstihbarat, insanların birbiri ile çatışan gruplar hâlinde yaşamaya başlamasından beri var olan bir faaliyet şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda, düşmanın niyet ve kabiliyetlerini bilmenin yolunun istihbarattan geçtiği söylenebilir. Güvenlik çalışmaları bağlamında istihbarat ise, devletin kendi güvenlik ve çıkarları için sistemli bilgi toplama ve analiz faaliyetleri olarak tanımlanmaktadır. İstihbaratın amacı, devletin muhatap olduğu diğer aktörlerin niyet, imkân ve kabiliyetlerini tespit etmek, muhtemel hareket tarzlarını önceden tahmin edebilmektir. İstihbarat kurumunun görevi de devletin bekâ ve çıkarları doğrultusunda yarar sağlayacak derecede çok bilgi toplamak, bunları teyit edip, analiz sürecinden geçirip ilgi ve önem sırasında göre karar alıcıların kullanımı için raporlamaktan ibarettir. Sırf bu anlamıyla bile istihbaratın, devletler açısından ne kadar elzem olduğu, izahtan vareste şekilde ortadadır.
Günümüzdeki önemine binaen istihbarat, artık yeryüzünün yanı sıra, gökyüzüne ve uzaya doğru uzanıp evrilmiştir. Gelişen teknolojiyle birlikte, istihbarat faaliyetlerinin nihaî sınırı olarak karşımıza çıkan uzay alanında görev yapan uydular ve bu uydular marifetiyle elde edilen istihbarat, özellikle devletler açısından vazgeçil(e)mez niteliktedir. Bu nedenle, her devlet uzaydaki uydu varlıkları gün geçtikçe arttırmaktadır. Yukarıdaki başlıklarda da ayrıntısıyla değinildiği üzere, ister sivil olsun ister askerî olsun her uydunun istihbarat amaçlı kullanım kabiliyetinin söz konusu olabileceği göz önünde bulundurulduğunda, devletlerin bu alana yakın gelecekte daha da yoğunlaşacağı, şimdiden söylenebilir. Çünkü devletlerin “uzaydaki gözleri” olan uydular, stratejik ve askerî açıdan devletlerce paha biçilmez değerde görülmektedir.
Belirtmek gerekirse, uyduların askerî anlamda bazı özel uygulamaları da bulunmaktadır. Bunlar, haberleşme uyduları, cephe hattı operatörleri, keşif uyduları, görüntü istihbarat uyduları, sinyal istihbarat ya da araştırıcı uyduları, erken uyarı uyduları, nükleer patlama keşif uyduları, hava tahmini uyduları ve navigasyon uyduları şeklinde ifade edilebilir. Bu uygulamalardan en önemlisi de istihbarat amaçlı kullanılan uydulardır.
Diğer taraftan, askerî uyduların maliyetlerinin sivil uydulara nazaran yaklaşık 3 kat daha fazla olduğu dile getirilmektedir. Bu nedenle, özellikle 1990’ların ortalarından bu yana sivil uyduların aynı zamanda askerî amaçla da kullanıldığı bilinmektedir. Alanyazında uyduların “ikili kullanımı” şeklinde ifade edilen bu durum ile, sivil uydu sistemlerinin aynı zamanda askerî anlamda kullanılması ve özellikle de istihbarat amaçlı kullanılması vurgulanmaktadır. Bu kapsamda sivil uydu haberleşme sistemleri, stratejik ve taktik durumlarda askerî amaçlarla da kullanılabilmektedir.
İstihbarat amaçlı askerî uydular, eskiden ABD ve Rusya gibi en çok gelişmiş ülkeler tarafından fırlatılmakta iken, günümüzde bu durum değişmiş; Avrupa Birliği, Çin, Hindistan, Japonya, Kanada, İsrail, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi pek çok diğer ülkenin de ihtiyacı dâhilinde yoğun şekilde fırlatılır hâle gelmiştir. Hatta günümüzde bazı özel şirketler, taşıdığı imkânlar nedeniyle uzay alanındaki yerini almaya başlayarak böylesi büyük ölçekteki uzay pastasından faydalanma yoluna gitmektedir. Bu yaklaşım, durumun ciddiyetini ve aciliyetini göstermektedir. Yalnızca bu açıdan bile uzayın ve uyduların önemi, yadsınamaz derecede ortadadır. Bu nedenle, gerek ulusal gerekse uluslararası menfaatlerimiz, güç dengelerindeki konumumuzun önplâna çıkartılarak uluslararası prestijin arttırılması ve global anlamdaki stratejilerin istikrarlı bir şekilde belirlenip hayata geçirilmesi anlamında ülkemizin uzay faaliyetleri ve uydu teknolojilerine daha fazla önem ve değer vermesi, hayatî bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye' deki Durum
Yerli haberleşme uydusu Türksat 6A'nın yapım çalışmaları hızla devam ederken, uydunun 2023'te uzaya fırlatılması öngörülüyor.
Uzayda uydu sahibi 30 ülkeden biri olan Türkiye'nin aktif uydu sayısı, Türksat 6A'nın da yörüngeye yollanmasıyla 9'a yükselecek.
Türkiye'nin en yeni uydusu Türksat 5B, ABD'nin Florida eyaletinde bulunan Cape Canaveral Üssü'nden Space X firmasına ait Falcon 9 roketiyle uzaya gönderilmişti.
Peki Türkiye'nin uzay yolcuğu nasıldı? İlk iletişim uydu denemesi olan Türksat 1A, 24 Ocak 1994'te uzaya fırlatıldı ancak rokette meydana gelen arıza nedeniyle 12 dakika 12 saniye sonra okyanusa düştü.
Uydu teknolojilerine yatırımlarına devam eden Türkiye, 10 Ağustos 1994'te Türksat 1B ile uzaydaki yerini aldı.
Bu uyduların ardından Türksat 3A, Türksat 4A ve Türksat 4B uyduları uzaya gönderildi.
AIRBUS D&S tarafından üretim süreçleri ve test aşamaları tamamlanan Türksat 5A ve Türksat 5B uyduları ise 2017'de imzalanan sözleşme sonrası bu şirketin Fransa'nın Toulouse şehrindeki tesislerinde üretilmeye başlandı. Türksat 5A, 8 Ocak'ta uzaya başarılı şekilde fırlatıldı.
Türksat 5B uydusu da 9 Aralık 2021 Pazar günü yollandı. Falcon 9 roketiyle başarılı şekilde uzaya fırlatılan Türksat 5B'den ilk sinyal alındı.
Türksat 5B ile Türkiye'nin uydudan internet kapasitesi Ka-Bant sayesinde 17 katın üzerinde artırılmış olacak.
Türksat 5B, Türkiye'nin yanı sıra Orta Doğu'nun tamamı, Basra Körfezi, Kızıldeniz, Akdeniz, Kuzey ve Doğu Afrika, Nijerya, Güney Afrika ve yakın komşu ülkelerini içeren geniş bir kapsama alanında hizmet verecek.
5B, sabit uydu servis sınıf uyduları Türksat 4A ve 4B'ye göre en az 20 kat fazla kapasite verimliliği bulunan yüksek verimli uydu kategorisinde yer alıyor.
Türkiye'de tasarlanıp üretilen ilk gözlem uydusu RASAT

RASAT yer gözlem uydusu, TÜBİTAK Uzay'ın BİLSAT'ın ardından ikinci uzaktan algılama uydusu oldu. Türkiye'de tasarlanıp üretilen ilk yer gözlem uydusu olan RASAT, 17 Ağustos 2011'de Rusya'dan fırlatıldı.
RASAT uydusu, tasarım ömrü 3 yıl olmasına rağmen 17 Ağustos 2021 itibarıyla yörüngede 10'uncu yılını başarıyla tamamladı.
Söz konusu uydu, güneşe eş zamanlı dairesel yörüngede 700 kilometre irtifada bulunuyor, 7,5 metre siyah-beyaz, 15 metre çok bantlı uzamsal çözünürlükte süpürçek kamerayla görev yapıyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin hedef istihbaratına yönelik uydu görüntüsü ihtiyacını karşılamak amacıyla üretilen Göktürk-1 uydusu 2016'da uzaya fırlatıldı.

Alçak irtifa dünya yörüngesine oturan uydu, kamu kurum ve kuruluşları için çevre ve yapılaşmanın izlenmesi, tarımsal rekolte tespiti, belediyecilik uygulamaları, sınır kontrolü ve kadastro faaliyetleri gibi birçok alanda uzaktan algılama görevleri yapabiliyor.
Coğrafi kısıtlama olmaksızın dünyadaki herhangi bir yerde keşif için tasarlanan 0,50 metre çözünürlüklü uydunun ömrünün 7 yıl olması öngörülüyor.
Türkiye'de özgün olarak geliştirilen ilk yüksek çözünürlüklü keşif ve gözlem uydusu Göktürk-2, 2012'de gerçekleştirilen fırlatma operasyonuyla görev yörüngesine yerleştirildi.

Göktürk-2, Milli Savunma Bakanlığı, TÜBİTAK Başkanlığı ve TÜBİTAK UZAY-TUSAŞ iş ortaklığı tarafından imzalanan sözleşme kapsamında üretildi.
Uyduyla Türk Silahlı Kuvvetleri ve özel olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyaç duyduğu hedef istihbaratı ile sayısal ve coğrafi veri üretimi sağlanıyor. Ayrıca diğer kamu kurum/kuruluşları ile üniversite ve araştırma kurumlarının uydu görüntüsü istekleri karşılanıyor.
- Düşük Dünya yörüngesi (LEO) – 200 ila 2.000 km, örneğin, ISS 400 km’de 28.000 km / saat hızla yörüngede dönüyor ve bir yörünge süresi yaklaşık 90 dakikadır.
- Orta Dünya yörüngesi (MEO) – çoğu MEO uydusu 20.000 km yüksekliktedir ve bir yörünge süresi 12 saattir.
- Sabit yörünge (GEO) – Dünyanın 36.000 km yukarısında. Bir yörünge süresi 24 saattir. Bu, uydunun Dünya yüzeyinin üzerinde aynı noktanın üzerinde kalması için Dünya’nın dönüşünü eşleştirilir. Bu, birçok iletişim ve hava durumu uydusu için kullanılır.
Bir uydu için seçilen yükseklik, onun için tasarlandığı işe bağlıdır.
Uydu tasarımı
Her uydu aynı temel parçalardan bazılarına sahiptir: Ana parça – bu, diğer tüm parçaların bağlı olduğu uydunun çerçevesi ve yapısıdır.
Bir güç kaynağı – çoğu uyduda elektrik üretmek için güneş panelleri bulunur. Piller bu enerjinin bir kısmını, uydunun Dünya’nın gölgesinde kaldığı zamanlar için depolar.
Isı kontrol sistemi – uydular, Güneşe maruz kalma nedeniyle aşırı yüksek sıcaklıklara maruz kalır. Isıyı yansıtmanın ve yeniden yaymanın bir yolu olmalı. Uydunun elektrikli bileşenleri de çok fazla ısı üretebilir.
Bilgisayar sistemi – uyduların, nasıl çalıştıklarını kontrol etmek ve ayrıca yükseklik, yön ve sıcaklık gibi şeyleri izlemek için bilgisayarlara ihtiyacı vardır.
İletişim sistemi – tüm uyduların Dünya üzerindeki yer istasyonlarına veya diğer uydulara veri gönderip alabilmesi gerekir. Anten olarak kavisli uydu çanakları kullanılır
Tutum kontrol sistemi – bu, bir uyduyu doğru yöne dönük tutan sistemdir. Jiroskoplar ve roket iticileri, yönünü değiştirmek için yaygın olarak kullanılır. Işık sensörleri, bir uydunun hangi yönü gösterdiğini belirlemek için yaygın olarak kullanılır.
Bir tahrik sistemi – uydunun doğru yörüngeye yerleştirilmesine yardımcı olmak için uydudaki bir roket motoru kullanılabilir. Yörüngeye girdikten sonra, uyduların hareket etmelerini sağlamak için herhangi bir rokete ihtiyacı yoktur. Ancak, bir uydunun yörüngesini biraz değiştirmesi gerekiyorsa, itici adı verilen küçük roketler kullanılır.
Kaynaklar
https://www.nkfu.com/yapay-uydular-ne-icin-kullanilir-yapay-uydu-cesitleri-ve-kullanim-alanlari/
https://onedio.com/haber/turkiye-nin-uzay-yolculugunda-9-uydu-ne-zaman-firlatilacak-1029249
https://www.globalsavunma.com.tr/uzaydaki-goz-istihbarat-uydulari.html
Yorumlar
Yorum Gönder