Nemrut Dağı Efsanesi
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan ve Kommagene Krallığı’na ait harabeleri, heykelleri ve yazıtlarıyla büyüleyici bir görünüme sahip olan Nemrut Dağı, bugün hem yerli hem de yabancı çok sayıda turistin uğrak noktası. Dağın zirvesinde yer alan ve tarihe ışık tutan eserler ise günümüzde gizemini korumaya devam ediyor.
Anadolu’nun hikâyesini güneşin doğuş ve batışının en iyi izlendiği yerden, Adıyaman Nemrut Dağı’ndan ve bin yıllık dev Nemrut heykellerinden dinleyin.
1. Nemrut Dağı Efsanesi Nedir?
Nemrut: sözlükteki anlamıyla can yakıcı, yüzü gülmez, acımaz, sert tutumlu. Efsaneye göre ise Nemrut Dağı ismini, Hz. İbrahim’i ateşe attıran Nemrut isimli Babil hükümdarından alıyor. Nemrut Dağı hakkında uzun yıllardan beri halk arasında pek çok farklı efsane dolaşıyor. Bunlardan en somut olanı ise Kommagene Uygarlığına dayanan efsane.
Yunan ve Roma tanrılarının anlatıldığı eserler bir yandan da Doğu geleneklerine dair önemli izler taşıyor. Nemrut Dağı’nı gizemli yapan detaylardan bir tanesi burada keşfedilmemiş pek çok tünelin hatta kayıp mezarın bulunması. Dağın efsaneleri, Hristiyanlığın burada başladığından İsa’nın doğumuna ve hatta Noel’in yanlış tarihlerde kutlanmasına kadar farklı noktalara uzanıyor.
Ancak, genel olarak herkesin çevresinde birleştiği fikir şu; kral, yeni bir din kurmayı planlıyor ve böylece Persler ile Yunanlıların dinini birleştirmek istiyor. Bu yeni dinin merkezini de Nemrut Dağı yapmak isterken aynı zamanda tüm dünyaya hükmetmeyi ve ölümsüzlüğe ulaşmayı amaçlıyor. Kral Antiochos’un yaptığı bu kutsal alanda pek çok teras bulunuyor ve her biri kutsal kabul ediliyor. Teraslarda yer alan tanrı heykelleri ise doğu ve batı tanrılarından oluşuyor. Hem Persçe hem de Yunanca isimlendirilen bu heykeller, kralın iki kültürü birleştirme gayesini kanıtlıyor.
2. Nemrut Dağı’nın Özelliği Nedir?
Nemrut Dağı, hem volkanik bir dağ, hem doğal anıt hem de insan eliyle yapılan bir tarihi eser olma özelliğini taşıyor. Bu yüzden 1987 senesinden beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. 2150 metre yüksekliğe sahip olan dağ, MÖ 1. yüzyılda Kommagene Krallığı tarafından gizem dolu devasa heykellerle donatılmış. Heykeller nedeniyle “Tanrıların Dağı” diye de adlandırılan Nemrut’un pek çok noktasına bugün hala ulaşım sağlanamıyor. Tamamen insan eliyle yapılmış olan höyüklerde ve mezarlarda neler olabileceği konusu hala sır. Ancak, bu dağı ve dağdaki eserleri en ilginç yapan nokta, bugünün teknolojisiyle dahi ulaşılamayan bu eserlerin o zamanın teknolojisiyle oraya nasıl getirildiğinin bilinmemesi. En mantıklı yöntem olarak taşların yukarıdan araçlarla dizilmiş olabileceği düşünülüyor ama bunun o zamanki teknolojiyle nasıl yapılmış olabileceği hala kesinleşmiş değil.
3. Nemrut Dağı Heykelleri Nelerdir?
Çok tanrılı dinlerin bir hayli yaygın olduğu bir dönemde yapılan bu heykeller, hem Pers İmparatorluğu’na hem de Yunan kültüründen izler taşıyor. Bu yüzden dağda tanrıları simgeleyen ve boyutu 10 metreye ulaşan dev heykeller yer alıyor. Aslında her bir heykel kralın aklındaki dinleri birleştirme vizyonunun ve bunu başarmak için gösterebileceği çabanın ne denli devasa olduğunu gözler önüne seriyor.
4. Adıyaman Nemrut Dağı Hangi Kategoride Yer Alıyor?
Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle Kommagene Krallığı'nın kutsal alanı olarak nitelendirilen Nemrut Dağı, 1987 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'nde kültürel varlık olarak yerini almış bir kültürel hazinedir.
5. Nemrut Dağı Nerededir?
Nemrut Dağı, Adıyaman ilinin Kahta ilçesindeki Kayadibi köyünün yakınlarında yer alıyor. Nemrut Dağı'nın şehir merkezine uzaklığı ise yaklaşık 87 km.
6. Nemrut Dağı’na Nasıl Gidilir?
Nemrut Dağı’na ulaşmak için ilk olarak Adıyaman şehrine gitmek gerekiyor. Bunun için tercih edilebilecek yöntemler; hava yolu, otobüs ya da kişisel araç. Adıyaman’a ulaştıktan sonra turlara katılmak ya da şehirden kiralanmış bir araçla dağa ulaşmak mümkün.
7. Nemrut Dağı’ndaki Heykeller Nasıl Keşfedildi?
Nemrut Dağı’ndaki harabelerin keşfi aslında 1881 senesine dayanıyor. Diyarbakır çevresinde gerçekleşen yol çalışması sırasında Karl Sester tarafından Kommagene Krallığı’ndan kalmış olan eserlere ulaşılıyor. İlk olarak Asurlulara ait olduğu düşünülen bu eserlerin Kommagene Krallığı’na ait olduğu buluntular arasındaki Grekçe kitabelerden ortaya çıkıyor.
8. Heykellerin Arkasındaki Yazıtlarda Neler Yazıyor?
Nemrut Dağı’nda yer alan kitabeler, dağdaki tüm eserlerin Kommagene Kralı 1. Antiochos adıyla yapıldığını ortaya koyuyor. Gelecekteki ziyaretçiler için hazırlandığı anlaşılan kitabe, heykeller hakkında da pek çok detay veriyor. Aslında bu kitabeye, kralın arkasında bıraktığı bir kayıt defteri gözüyle bakılabilir. Ayrıca heykellerin arka yüzünde kralın 200 satırlık vasiyeti de yazıyor. Buna göre kral, kendinden sonra gelecek olan kralları, tapınağı güzelleştirmeleri adına görevlendiriyor. İbadet amacıyla gelenleri överken kötü amaçlarla gelenlere ise beddua ediyor. Bu kutsal alana ziyaret için gelen herkesin en kusursuz şekilde ağırlanmasını ve rahiplerin en iyi şarapları ziyaretçilere sunmasını istiyor. Üstelik törenlerin görkemli geçmesi adına müzisyenler dahi görevlendiriyor.
9. Kralın Mezarı Nerededir?
Kral 1. Antiochus’un mezarının da Nemrut Dağı’nda olduğu biliniyor ama mezara hala ulaşılabilmiş değil. Bugünkü gelişmiş teknolojilere rağmen tümülüse zarar vermeden detaylı bir arama yapabilmek de şu an için mümkün görünmüyor.
10. Nemrut Dağı’ndaki Heykellerin İsimleri Nelerdir?
Nemrut Dağı’ndaki teraslarda yer alan heykellerin isimleri ise şöyle;
- Kral Antiokhus (Theos), Herakles (Ares-Artagnes),
- Zeus (Oromasdes),
- Fortuna (Kommagene tanrıçası)
- Apollo (Mithras)
Nemrut Dağı'nda krallıktaki güneşi ilk gören yer olan Doğu Terası; atalar galerisi, sunak ve tanrılar galerisinden oluşuyor. Batı Terası da aslında Doğu Terası ile benzer özellikler taşıyor ama tahrip olduğu için biraz daha dağınık bir görünüme sahip. Burada da aynı şekilde tanrıların heykelleri yer alıyor. İlave olarak Antiochus’un tanrılarla selamlaşmasının sahnelendiği beş adet kabartma da bulunuyor.
Dağdaki eserler Kommagene Krallığı’nın kültürel tabiatına dair birçok ipucu veriyor aslında. Bir tür anıt mezarı donatmak için dikilen heykeller dünyanın antik zamanlardaki iki karşıt kutbunu özetler nitelikte. Bir yanda Yunan ve Roma tanrılarını anlatan eserler diğer yandaysa kadim Doğu geleneklerinin iz düşümünü görmek mümkün.
Güneşin doğuşunun ve batışının en iyi izlendiği tepe olarak adı geçen Nemrut Dağı, üzerinde bulunan Nemrut Heykelleri ya da en bilinen adı Nemrut Harabeleri ile dünyanın sekizinci harikası olarak Unesco Dünya Mirası Listesi‘nde yer alıyor. İki bin yıldır bu dağın tepesinde bulunan dev heykeller, Adıyaman’da hüküm sürmüş Kommagene Krallığı’nın bize en büyük mirası.
Engebeli yollardan geçerek dağın tepesine ulaştığınızda kuzey, doğu ve batı teraslarından oluşan tepe sizi karşılıyor. Kommagene Kralı I. Antiochos‘un kendisi için yaptırdığı anıt mezar, mezar odasının üzerinde kırma taşlardan oluşan bir tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar bulunuyor.
Nemrut Dağı gezinizde tümülüs kelimesiyle sıkça karşılaşacaksınız. Tümülüs iç kısmında mezar bulunan tepe anlamına geliyor. Anadolu ve Orta Asya’dan oldukça uzak Meksika’da da bu tarz mezarlara, yani yığma toprakla oluşturulan tepelere rastlanıyor. Anadolu’da tümülüs denince akla sıklıkla Frigyalılar ve Lidyalılar geliyor.
Tümülüsün etrafında gezerken üst üste yığılmış taşlardan oluşan o meşhur dev heykeller, kabartmalar ve yazıtlar karşımıza çıkıyor. Heykelleri, kartpostallardan ya da Adıyaman tanıtım videolarından hemen hatırlayacaksınız ama şimdiden söyleyelim yaratacağı etkiyi uzun zaman unutamayacaksınız. Tepede bulunan aslan heykeli, yeryüzündeki gücü yani krallığı temsil ediyor. Mitolojide tanrıların habercisi olan kartal heykeli ise göksel olanı, yani tanrısal gücü ifade ediyor.
Tanrılar ve Krallar Sofrası
Hayvan heykellerinden sonra sıra kral ve tanrılara geliyor. Kral I. Antiochos, Kommagene Tanrıçası Fortuna, Yunan mitolojisinde tanrılar tanrısı Zeus; güneşin, sanatın, şiirin kâhin tanrısı Apollon ve kudretin simgesi Herakles heykelleriyle karşılaşacaksınız.
Mitra, Helios, Hermes, Oramasdes ve Ares’in de orada olduğunu göreceksiniz. Heykellerin hikâyelerini ve anlamlarını incelediğinizde hiçbirinin rastlantısal bir şekilde yerleştirilmediğini, adeta krallığı kuşbakışı izleyerek ömür boyu korumakla görevlendirildiklerini anlayacaksınız.
Nemrut’a çıkmanın en güzel zamanı mayıs, haziran ayları. Yollar ise mart ile kasım ayları arasında açık. Onun dışındaki aylarda yol kapalı olduğu için ulaşımınız da mümkün olmayacaktır. Ama bir mesele var ki; ne zaman giderseniz gidin hava rüzgarlı ve biraz soğuk olacak elbette.
Nemrut Dağı’nda şehirleşmeyi başlatan ilk uygarlık Persler oldu. Daha sonra bölgeye yayılmacı politikalar güden Yunanlılar hakim oldu. Sonraki süreçte bölgede hakimiyet bir kez daha değişti ve Milattan Önce I. yüzyılda Nemrut Dağı ve çevresinde Kommagene Krallığı I. Mithrades Kallinikos tarafından kuruldu. 141 yıl boyunca hüküm süren Kommagene Krallığı M.S. 72 yılında Roma hakimiyetine girmiştir. Bu uygarlığın kalıntıları olan ve Nemrut Dağı üzerinde bulunan birçok tarihi eser ise günümüze kadar yıkılmadan ayakta kalmayı başarabilmiştir. Bir güç simgesi halini alan bu dağ günümüzde de önemini korumaktadır.
Heykeller kireç ve kum taşından yapıldığı için zaman içinde yıpranmaya başlıyor. Bu sebeple biraz sıkıntılı bir gelecek bekliyor onları. Hatta bu konuda dönemin kültür bakanı Ertuğrul Günay heykellerin daha aşağıya taşınmasını önermişti fakat çok tepki görmüştü.
Gördüğünüz heykellerde aslan yer yüzü, kartal gökyüzü liderliğini simgeler.
Nemrut Dağı her yıl binlerce turist ağırlamaktadır. Bu turistlerin büyük bir kısmını Japon turistler oluşturmaktadır. Dağın tarihi eserlere sahip olmasının yanında gün batımının burada oluşturduğu manzara da turistlerin dikkatini çekmektedir. Nemrut Dağı gün batımı ve gün doğumunun izlenebileceği özel bir yer olduğundan çok fazla ilgi görmektedir.
Kral 1.Antiochus yaşamı boyunca hem babasının doğu ve batı arasındaki dengeli siyasetini sürdürmüş, hem de kendini tanrılaştırmıştır.
Nemrut’u “Tanrıların yurdu” manasına gelen heykellerle süsleyen kral, kendisini tanrılar ile anlaşma yaparken gösteren kabartmalar da yaptırmıştır.
Aslan ve Kartal simgeleri Pers inancına ait simgelerken, Zeus, Apollon ve Herakles Yunan mitolojisini simgeleyen ögelerdir. Bu sayede hem doğudan hem batından gelen tehlikelere karşı krallığını korumayı amaçlamıştır.
Kommagene Krallığı MÖ 163 ile MS 72 yılları arasında hüküm sürmüştür. Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep illerini içine alan bir coğrafyada hüküm süren krallık, en parlak dönemini yukarıda bahsettiğim Antiochus zamanında yaşamıştır.
Gen topluluğu manasına gelen Kommagene Krallığı’ndan günümüze ulaşan en önemli miras ise Nemrut Dağı Tümülüsü’dür.
Başkenti Atatürk Barajı’nın suları altında kalan Samosata’dır. 1986 yılında UNSECO tarafından korumaya alınmasıyla sürekli merak uyandıran bir yer haline gelmiştir Nemrut.
Nemrut’u dünyaya tanıtan ilk gelişme, saygı ile andığımız fotoğrafçı Ara Güler’in 1960 yılında bölgeyi fotoğraflaması olmuştur. Tıpkı Nemrut gibi kayıp kent Afrodisias’ı da dünyaya ilk tanıtan kişi Ara Güler’dir.
Biraz da Tümülüs’ün yapısından bahsedelim. Güneşin doğuşunun izlendiği doğu terası gibi, zirvenin 180 derece batısında da batı terası bulunur. Aynı sırayla aynı heykeller burada da sıralanır. Doğu terasında anma törenlerinin yapıldığı sunak bulunmaktadır. 2000 sene öncesine dayanan bu anıtta yer alan ve tahtlarında kurulu oturan heykellerin her birinin ağırlığı 7 tonu bulmaktadır.
Nasıl yapıldığına dair bir ipucu bulunmayan anıtta Kommagene Kralları’na ait mezar odaları olduğu bilinir. Mezar odalarının üstü çakıl taşları örtülüdür ve mezar odalarını korumak için içine girilmemiştir. İlerleyen dönemin ne getireceğini bilemeyiz ama bu gizem ve güzellik sürdükçe buranın hep gündemde kalacağına eminim.
1.Antiochus’un sözleri de buranın efsane olmasına bir işaret
“”Ata hükümdarlığını devraldığım zaman, dindarlığımın bir sonucu olarak, tahtıma bağlı krallığı tüm tanrıların ortak yurdu yaptım. Zamanın akışı içinde her kim, bu kanunu ve bize ibadeti korur ve sürdürürse, benim hayır dualarımla anılacaktır. Tüm rahmetli atalar ve tanrılar ondan razı olsun. Her kim ki, bu düzenin kutsal geçerliliğini bozar ya da zarar verir, ya da gerçek anlamını değiştirmeye yeltenirse, yalnız kendisi değil, aynı zamanda tüm soyu rahmetli atalarımın ve tanrıların hışmına uğrasın”.
Antiochus ölmeden evvel “Öyle bir yer yapacağım ki ölümümden sonra herkes buraya gelip beni ziyaret edecek,” diyerek bir kehanette bulunmuş. Kimbilir belki de bu kehanetin sonucu olarak günümüzde her gün onlarca kişi, bu kehanetten habersiz Antiochus’u ziyaret ediyor.
Nemrut Dağı Hakkında Gizemli Bilgiler
- Nemrut dağı "Kardeşlik Örgütü" Anadolu´daydı. Nemrut´un Sırrı Nemrut Dağı hep gizemli iddialara hedef oldu; hatta uzaylıların gizli üssü olduğu bile iddia edildi; kesin olan tek şey dağda bilinmeyen veya henüz keşfedilmemiş tünellerin olduğu ve efsanevi Commagene Kralı I. Antiochos´un kayıp mezarıdır.
- Dağın gizemi, çok değişik alanlara yöneliyor; Hıristiyanlığın burada başlamasından tutun da, İsa´nın doğumundaki simgesel anlama ve de Noel´in yanlış zamanda kutlanmasına kadar...
- Nemrut dağı "The Orion Mystery ve The Mayan Prophecies" kitaplarının yazarlarından araştırmacı Adrian Gilbert, bu sırrı kovaladı, Rusya´dan Fransa´ya ve Mısır´a, Filistin´den Güneydoğu Anadolu´ya uzanan yorucu bir çalışmadan sonra edindiği bilgileri, inanılmaz iddialarla bütünleştirerek, bir kitap yazdı ve gizem büyüdü.
- Hristiyanlığın lideri Nemrut´da mıydı? Yoksa, Hıristiyanlığın Gerçek Lideri Nemrut´da Mıydı? 1920´de G.I.Gurdjieff, batıya geldi ve Fransa´da kendi adına bir gizem veya ezoterizm okulu açtı, okulun izlediği yol çok eski bir ezoterik okulun yoluydu; bu çok uzak geçmişten gelen okulun adı "Sarmoung Kardeşliği" idi.
- İpucu izlendiğinde, (Gurdjieff hakkında yazılan otobiyografi de bu yöndedir.) adı geçen örgütün temelinde büyük bir olasılıkla, bir zamanlar Kuzey Mezopotamya´da gelişip, yayılan ama sonra yok edilen Hıristiyan Gnostik Okulu´ndan geriye kalanlar bulunuyordu. İzleri sürdürdüğümüzde bu kez günümüz Türkiye´sinin sınırlarının içine giriyor ve kayıp gizem okulunun Güneydoğu Anadolu´da bulunduğu anlaşılıyordu yani Gurdjieff´in kurduğu örgütün en uzak geçmişinde yer alan kayıp gizem okulu Anadolu´daydı; Ama nerede?
- İşte burada ortaya çıkan bir adam yeri bulduğunu söyledi, adamın adı Adrian Gilbert´ti,1972 yılında, Adrian Gilbert hacı olmak amacıyla, Filistin´e, Hz. İsa´nın doğum yeri olan Bethlehem´e gitmişti, aslında bilgeliğin peşindeydi, bir gizem örgütü arıyor ve eğitilmek istiyordu. Bölgede bir gizli okulun olduğunu duymuştu, kulağına gelenlere göre Matta İncili´nde adı geçen Maji Okulu buradaydı, sıkı bir arayışın ve gizem dedektifçiliğinin sonucunda, o da Gurdjieff´in izine rasladı, Filistin´de ortaya çıkan iz, Fransa´da gelen izle Anadolu´da birleşiyordu ve Adrian Gilbert artık sonuçtan emindi; Kayıp "Kardeşlik Okulu" nun liderini ve yerini bulmuştu; Gilbert´e göre örgütün kurucusu Commagene Kralı I. Antiochus, yeri ise Nemrut Dağı´ydı.
- Kral Antiochus´un krallığı Sıra Urfa´da Gilbert, Kral I. Antiochus´un yaşadığı çağda varolan Sarmoung Kardeşlik Örgütü ile yakın ilişkisi olduğu görüşünde, onun Kuzey Fırat bölgesine yayılan küçük krallığının ana simgesi aslandı veya Commagene Aslanı´ydı. Nemrut Dağı´nda bulunan dev mezar anıtta, astrolojik ve Hermetik simgeler kullanılarak, gizem vurgulanmıştı. Nemrut´da bulunan Aslan kabartmasının üzerindeki Astrolojik simgeler aslında bir horoskop yani yıldız haritasıdır ve Gilbert burada belirtilen işaret edilen iki zaman dönemiyle, Kral´ın doğum ve inisiye yani örgütte eğitildiği tarihleri işaret ettiği düşüncesindedir, bu tarih 6 Ocak´tır yani İsa´nın Yahya Peygamber tarafından vaftiz edildiği tarih yani özgün adıyla "epiphanes" günü. Günümüzde, aynı tarihte Ortodokslar suya haç atarak kutlamalar yapıyorlar.
- Kral Antiochus´un krallığı Gilbert, Kral Antiochus´un krallığının henüz bulunmamış bir yerinde 35´ eğiminde, 155 m. uzunluğunda, nereye gittiği bilinmeyen bir tünel olduğunu iddia ediyor. Aslında bu iddia doğru, çünkü arkeologlar uzun zamandan beri bu bulmacanın peşindeler, Kahta´dan Nemrut Dağı´na uzanan tünellerin varlığı biliniyor ama nereye gittikleri henüz anlaşılamadı zira o boyutta kazılar yapılmış değil. Gilbert Commagene Kralı´nın doğum tarihini de hesaplıyor; bu tarih Güneş´in, Regulus yıldızıyla Aslan Burcu´nda buluşum yaptığı tarih yani 29 Haziran. Adrian Gilbert, Urfa´nın da (Eski adıyla Edessa) Orion Bilgeliği ile ilgili bir astrolojik merkez olduğu görüşünde ve bunun kanıtlarının da Eski Ahit´te yani Tevrat´da bulunduğunu belirtiyor.
- Hristiyanlık kalıntıları ve Urfa Hıristiyanlığın ilk yıllarında Urfa, çok önemli bir eğitim merkeziydi ve kutsal kalıntılar hala orada görülür. Haçlılar´ın yıkımlarından sonra bölge, 1145´de İslam Komutanı Zengi tarafından ele geçirilmiş ve 1146´da da Zengi´nin oğlu Nureddin, Haçlıları tamamen uzaklaştırmıştı. Gilbert, araştırmalarında kayıp Kardeşlik Örgütü´nün izlerinin Urfa´da da bulunduğu belirtiyor ve Matta İncili´ndeki "Maji Öyküsü" nü hatırlatıyor. Mesih´in yani İsa´nın doğumu yani Christmas Günü sandığımız gibi 25 Aralık değildir, bu tarih aslında antik bir Pagan festivalini simgeler (Mitralar´ın Doğum Kutlamaları).
- Kral´ın doğumu ve Mısır´a uzanan yol Gerçek Christmas Milattan önceki 7. yılın 29 Temmuz´udur yani İsa milattan 7 yıl önce doğmuştur ve o gün gök konumu çok özeldir; Güneş her yıl aynı tarihte, "Kral´ın Doğumu" konumuna girer Aslan Burcu´ndaki "Küçük Aslan" veya "Aslan Yürek" de denen Regulus´la buluşur. Bu aynı zamanda da, göğün en parlak yıldızı olan Sirius´un yükseliş döneminin hemen sonrasıdır yani Sirius özgün periyodundaki görünmezlik dönemini bitirerek, yükselmeye başlar. Mısır Mitolojisi´nde Sirius yıldızı, Tanrıça Isis´in özel yıldızıdır, görülmediği dönemde Tanrıça hamiledir, yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu Horus doğar, bu da Güneş-Regulus buluşmasıyla simgelenir.
- Hristiyanlık ve Astrolojik Simgeler İlk Hıristiyanlar, bu mitolojik kavramı kullandılar, Sirius´un yükselmesi Meryem´in doğumuydu ama bu kez doğan Horus değildi çünkü Meryem´in oğlu İsa´ydı, aynı anda görülen diğer parlak yıldızlarda önemliydiler, örneğin Orion Isis´in eşi yani kocası olan Osiris´ti, Hıristiyan kültürü, Osiris´e Joseph yani Meryem eşi kişiliğini verdi. Procyon yıldızı da, Sirius gibi Orion´dan sonra yükselir ve Isis´in kızkardeşi Nephthys ile simgelenir ve o da orta eş kişiliğiyle bazı erken Hıristiyanlık söylencelerinde yer alır. Zodyak yani Burçlar Kuşağı genelde hayvanlarla simgelenir, Öküz yani Boğa, Koyun yani Koç burçları İsa´nın doğduğu ahırda bulunan ve yemlenen yani beslenen iki hayvandır ve ahır Bethlehem kasabasındadır, kasabanın adının anlamı "Ekmeğin Yeri" dir, Bethlehem kasabası, Judah bölgesinde yani İsrail´in Aslan Kabilesi´nin yaşadığı yerdedir ve bu kabilenin simgesi Aslan Burcu´ndaki veya takımyıldızındaki Regulus´tur, sonuç olarak ezoterik anlamda Güneş-Regulus buluşumu, İsa´nın ahırdaki doğumunu simgeler.
- Nemrut dağı´ndaki horoskop şekli Kabartmada görülen yürüyen aslan formundaki yıldız haritası yani horoskop, Yunan astrolojisi tarzındadır ve bir tarih belirlenmiştir. Bu yöntem atalarımız tarafından zaman zaman kullanılmıştır; Seleucidler, Makedonyalılar, Persler, Büyük İskender, Darius I tarafından kullanılmıştır. Antik Yunan´ın ve Persler´den gelen etkilerin ve Nemrut´ta yapılan geleneksel dinsel ritüeller genel anlamda Orta Doğu´dan Avrupa´ya yönlenen Mitra inançları ve dini ile ilgilidir. Commageneler´in Mitraik inancı, doğudan batıya doğru bir yelpaze gibi yayılırken, kesin olarak Hıristiyanlığın temelini oluşturmuştur yani Hıristiyanlığın kökeni Mitraizm dolayısı ile de Kral I. Antiochos´un katıldığı gizemli Kardeşlik Dini´dir. Kral´ın mimarları, tarihsel göndermeyi yapmak amacıyla yapılmıştır.
- Üç Gizemli Adam mı Yoksa Gezegen mi? Bebek İsa´yı ziyarete geldiklerine inanılan üç çoban krala Bethlehem´e giden yolu yıldızlar gösterir, yıldızların geleneksel yeri ekliptiğin kuzeyindeki simgesel bir hattı oluşturur, bunlar Sirius´dan önce doğan Procyon, Castor ve Pollux´tur, çoban krallara yol gösterirler yani Sirius´un doğacağı yeri gösterirler.
- Adrian Gilbert, İsa´nın doğumunda parlayan ve Bethlehem´den izlenen büyük yıldızın tek olmadığına hatta yıldız olmadığına inanıyor, ona göre parlaklığın nedeni iki dev gezegenin yani Satürn ile Jüpiter´in buluşumuydu, buluşum Balık Burcu´ndaydı ve bu nedenle de Hıristiyanlığın gerçek simgesi balıktı.
- İki dev gezegen, o konumda akşam göğünün (saat 21:30 civarı) en parlak gök cisimleridirler ve çok net olarak çıplak gözle görülebilirler. Üç çoban kralın ezoterik anlamları da böyledir yani Melchior, Caspar ve Balthasar´ın; Satürn ve Jüpiter, iki kralla simgelenir; Melchior (Altın Kralı Jüpiter) ve Caspar (Mür yani koku kralı Satürn); Jüpiter astrolojik anlamda, sağlığı ve zenginliği simgelerken, Satürn ölüm ve mezarın yanısıra uzun yaşamı simgeler.Üç Gizemli Adam mı Yoksa Gezegen mi? Mür, Mısır mitlerinde Satürn simgeselliği doğrultusunda, mumyalamada kullanılan bir maddedir. Üçincü Çoban Kral yani üçüncü gezegen Güneş´e en yakın gezegen olan Merkür´dür, bu da Balthasar´dır (veya Belteshazzar), ismin anlamı "Yüce Efendi´nin Öncüsü" veya en yakın yardımcısı şeklindedir. Merkür, Güneş´ten biraz önce doğar yani sultanın veziri gibidir. Bebek İsa´ya altın ve mür´ün yanısıra Balthasar tarafından verilen üçüncü armağan günnük veya buhurdur, günnük simgesel olarak majikal fonksiyonları uyandırır ve Merkür ile astrolojik doğrultuda ilişkilidir.
- Nemrut dağı ve sırları Adrian Gilbert, tüm öykünün anlamının farklı olduğu görüşünde, bizlere bu şekilde İsa´nın doğum horoskobunun yani yıldız haritasının anlatılmak istendiğini düşünüyor, eğer okuma doğru yapılırsa kesin zaman belirlenecektir. İsa´da Horus gibi bir kral olarak doğmuştur, gezegenlere uygun armağanlar onun doğumunu simgelerler, Matta İncili´nde armağanların baştan çıkarıcı oldukları ve egosal amaçlarla kullanılabilecekleri vurgulanır.
- Nemrut dağı ve sırları Yani üç gezegenin negatif yönleri vurgulanır, negatif yönler pratik Maji´nin reddedilmesi (Merkür), ölümsüzlük arzusu (Satürn) ve krallık yani iktidar hırsıdır (Jüpiter). Daha sonraki olaylarda benzer anlamlar içerirler, Yahya Peygamber Ürdün Irmağı´nda İsa´yı vaftiz ederken cennetten gelen bir güvercin simgeselliğinde İsa´ya en yüksek armağan verilir, bunun anlamı gezegendeki en yüksek krallığın onaylanmasıdır. Artık o, Logos´un yani Varoluş´un aracı olmuştur. Yani Vaftiz´in simgeselliği ve 6 Ocak kutlamalarının anlamı göksel buluşmanın gerçekleşmesi daha da ötede İsa´nın göksel doğumudur.
- Nemrut dağı ve sırları Bütün bunlardan anlaşılan şey, Kayıp Kardeşlik Örgütü´nün içeriğidir, Horus´dan, İsa´ya oradan da Kral I. Antiochus´a uzanan gizemin ezoterik anlamı ve bunun astrolojik metodla, Hermetik Bilgelik düzeyinde simgeselleştirilmesidir fakat tüm anlatılar ve Gilbert´in iddiaları yine de asıl gizemi açıklayamıyor; yıldızların ve gezegenlerin etkinliği ya da önemi acaba kutsallık düzeyinde ezoterik simgesellik midir?
- Nemrut dağı ve sırları Yoksa, dünya dışındaki bir yerler mi ima edilmektedir? Sır, Orion ve Sirius´da saklı gibidir; birgün bunu da öğreneceğiz.
Kaynaklar
https://www.ensonhaber.com/galeri/nemrutun-muthis-oykusu
https://www.ntv.com.tr/galeri/seyahat/12-bin-yillik-gizem-gobeklitepe,xHwAkF3K8kWf64qC_iF5tw/AHJXP9rBF0ult-1lREZwog
https://www.ntv.com.tr/galeri/seyahat/bir-gun-dogumu-hikayesi-nemrut,CrkQ1UcumUW71yGOkYcHfA/FaPjEItqcUW_l2NFO8eKpQ
https://www.hisglobal.com.tr/blog/nemrut-dagi-hakkinda-kesfedilmesi-gereken-10-bilgi
https://www.skyscanner.com.tr/haberler/rotamizi-nemrut-dagina-ceviriyoruz#:~:text=Nemrut%20Da%C4%9F%C4%B1%20Efsanesi&text=Efsaneye%20g%C3%B6re%2C%20Hazreti%20%C4%B0brahim'i,ise%20Kommagene%20Uygarl%C4%B1%C4%9F%C4%B1'na%20dayan%C4%B1yor.
https://onedio.com/haber/nemrut-842003
Yorumlar
Yorum Gönder