Peru'nun gizemli "Tanrıların Kapısı"

Peru'nun gizemli "Tanrıların Kapısı": Ne işe yaradığını kimse çözemiyor




Kapılar ve Portaller, çok farklı kültürler arasında semboliktirler. Bir tapınağın kapısı veya portali, güçlü bir sembolizm taşır. Frithjof Schuon’un dediği gibi, “nesnede içsel bir sembolizm” vardır. Kapı hem giriş hem de çıkıştır, bu nedenle tarih boyunca portal ve geçitlerle ilişkilendirilmiştir. Ancak en çok da başka bir dünyaya girişi simgelemek için kullanılır. CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısının başka boyutlara gitmek için bir çeşit portal / yıldız kapısı olarak kullanıldığına inanan birçok insan var.

Yıldızgeçitleri / Stargates, şimdilik bilim-kurgu ve gerçekliğin büyüleyici bir örtüşmesidir ve Dünya’da buradaki portallara erişebildiğimizi iddia edenler hiç de azımsınacak düzeyde değil…

Bu kişilere göre, bazı konumların kutsal geometri tarafından tasarlanan bir harita üzerinde pusula noktaları olduğu düşünülmekte ve iddiaya göre de bu konumlar bizi paralel evrenlere taşıma becerisine sahiptirler.

Hatta Anunnaki’nin tanrı değil, bu yolla dünyaya gelen ve teknoloji bahşeden yabancı varlıklar olduğu iddia ediliyor. Bunun Ortadoğu’daki yılların çekişmelerinin en önemli nedenlerinden biri olduğu belirtilir.

Dünyada arkeologların henüz açıklayamayamadığı büyüleyici özellikler gösteren çok sayıda antik yer var

Güney Amerika’daki Hayu Marka Kapısı ve Afrika’da Mada’in Saleh gibi eski yerleşimler, sadece yapılarında değil, aynı zamanda büyüleyici detaylardan bahseden geniş tarihlerinde de benzerlikler sergilemekte…

Yerliler bu antik yerleri, mistik güçlere sahip yerler olarak görüyorlar

Dünyevi yıldız geçitleri arasında en populer olanlar arasında Stonehenge formasyonu ve Bermuda Üçgeni söylenebilir. Ancak diğer birçok yer antik portallar olarak da nitelendirilmektedir.

Bermuda Üçgeni muhtemelen en ünlü yıldız kapısı portalıdır

Yine , Dünyanın en muhteşem göllerinden biri olan Titicaca Gölü’nün yakınındaki Pre -İnka arkeolojik alanı içinde yer alan “Güneş kapısı ” ( Gate of the Sun) ; binlerce yıl önce yaşayan eski bir kültür tarafından inşa edilmiş , yaklaşık 10 tonluk tek bir Andezit bloğu ile oluşturulmuş ve ‘Güneş Tanrısı’ nın merkezde olduğu kabartmalarındaki sembolizm açısından oldukça dikkate değer olmuştur. Titicaca Gölü’nde çok uzak olmayan, başka bir dünyaya açılan en tanınmış ve yaygın olarak şüphelenilen portallardan biri ise ; “Tanrıların Kapısı” (Gate of the Gods ) dır; 7 metre yüksekliğinde ve 7 metre genişliğindeki Hayu Marca dağının tabanına oyulmuş büyük bir taş yapıdır.

Bir başka garip tesadüf ise, Tanrılar Kapısı’nın Titicaca Gölü’nün yakınındaki diğer büyüleyici “Güneş Kapısı” na benzemesidir. (Kutsal geometri açısından da bu iki portal arasında ilişki kurulur)

ABD deki Arizona ‘daki Sedona’da da yerel efsaneye göre, başka dünyalara giden tüneller ve geçitler vardır. Bu bölge Kızılderili kabileleri tarafından Nawanda olarak anıldı ve onu kutsal bir şehir olarak gördüler.

Yerliler kentin çölündeki kırmızı kayaların “ruhsal olarak yüklü” olduğuna ve bu bölgede yüksek bir “ruhsal girdaplar” yoğunluğuna sahip olduğuna inanılmaktalar.

Bir girdap, yeryüzünden yükselen yoğunlaşmış bir enerjidir ve bu “girdaplar”, göksel varlıklar ve karasal ruhlar için portallar veya geçitler olarak düşünülür.

Sri Lanka’da, ayalık vahşi doğada ve Ranmasu Uyana’nın mağaralarında veya Thissa Wewa rezervuarı ile Isurumuniya Kaya Tapınağı arasında yer alan ve bir ızgara üzerinde taşa oyulmuş çok sayıda tuhaf sembolün bulunduğu bir yer de “Sri Lanka Yıldız Geçidi” olarak adlandırılır.

Yine Fırat Nehri’nde de kayıp ve saklanmış eski bir yıldız kapısı olduğu söyleniyor Eski yıldızlara ait birkaç kitap yazan araştırmacı Elizabeth Vegh’a göre bu portal, Mezopotamya şehri Eridu’nun kalıntıları altında gömülmüş durumda Bu yıldız kapısının, Sümer tanrılarına ve krallarına bağlı olduğu iddia edilmekte..

Bilindiği gibi Mısır Piramitlerine dair de benzer spekülasyonlar söz konusu… Teorik olarak , iki evreni birbirine bağlayan tünellere ; beyaz delikler ve kara delikler arasındaki bağlantıya

Einstein-Rosen köprüleri veya Schwarzchild solucan (ya da kurt ; elma kurdu) ) delikleri / ‘wormhole‘ denmekte ve bu matematiksel çözümler akademik ve bilimkurgu açısından oldukça ilginç olsa da, pratik kullanım için ne yazık ki henüz imkansızdırlar.

Zira tamamen teoriktirler.

11 boyutlu evren ve çoklu evrenler fikirlerinin toplandığı malum M-teorisinin daha iyi anlaşılması, bilinmeyenlerinin çözülmesi gerekmekte…

Elektromanyetizma ile kendi genel görelilik teorisini birleştirmeye çalışan Albert Einstein ve Nathan Rosen, bu köprülerin bir evrene, bizim evrenimizden başka bir yere ya da başka bir zamana açılabilecek sonsuz ihtimalli kapılar olabileceğini öne sürmüşler.

Ünlü fizikçiler bu solucan deliklerinin nasıl işleyeceklerinin prensiplerini kağıda dökmeye çalışmışlar.

Süpersicim (iplikçik) teorisi uzmanı Briann Greene, bu fikrin doğru olma ihtimalinden şüphe duysa da, solucan deliği modeli gerçekse bir zamanla diğer zaman arası bağlantının da kurulabileceğini söylüyor

Bir teoriye göre de evrenler, Rus “matruşka” bebekleri gibi, başka evrenlerin içinde olabilir

Kuramsal fizikçi Nikodem Poplawski’nin makalesine göre evrendeki her türden karadelik Einsten-Rosen köprülerine sahip olabilir ve bu köprülerin her birinin içinde karadelikle aynı anda doğmuş yeni bir evren bulunabilir.

Bunun anlamı da kendi evrenimizin de başka bir evrendeki bir karadeliğin içinde ortaya çıkmış olabileceği…

Her şeyden önce, üç boyutlu beynimizin bu tür bir olguyu kabüllenmesi oldukça zor.

Zaten Bilim de henüz o evrenleri betimleyecek düzeyde değil. Ancak kimilerine göre de belki de CERN / Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, bir tür modern yıldız kapısı eşdeğeri gibi, diğer boyutlara bir çeşit portal olarak kullanılıyor olabilir.

Acaba birileri Parallel Evrenleri ve diğer boyutları keşfetmeyi çoktan gerçekleştirmiş olabilir mi? Diğer birçok şey gibi , bilemiyoruz tabii ki…

Ziyaret edenler üzerinde sakinleştirici etkisi olduğu iddia edilen Peru'nun gizemli Tanrıların Kapısı’nın ne işe yaradığını halen çözebilen yok...

Güney Peru'daki Hayu Marca Dağı'nın yamacında, kaya yüzüne büyük, gizemli bir taş kapı oyulmuştur. Aramu Muru kapısının gerçek kökenini kimse bilmese de varlığı, eski Peru kültürünün uzun ve karmaşık tarihine ışık tutuyor.

Güney Amerika'nın en büyük tatlı su gölü olan Titicaca Gölü'nün yakınında bulunan yerel tur rehberi Jose Luis Delgado Mamani, 1996 yılında bu yapıya rastladı. Aramu Muru veya “Tanrıların Kapısı” modern keşfinden bu yana, yapımı ve kullanımıyla ilgili mitler ve efsanelere konu oldu.

Son 4.000 yıl boyunca, dağların ve Titicaca Gölü'nün çevresindeki alan, Pachacuti Inca Yupanqui tarafından yönetilen İnka uygarlığı da dahil olmak üzere bir dizi eski yerli topluluğa ev sahipliği yaptı. İnkalar, bu muazzam gölün dünyanın doğduğu ve öldükten sonra ruhunuzun geri döndüğü yer olduğuna inanırdı.

Kapının sahip olduğu doğaüstü özelliklerin hikayeleriyle, Aramu Muru bölgesinin, İnka uygarlığı için bir ibadet yeri olarak hizmet ettiğine inanılıyor.

Tören veya astronomik amaçlar için kullanıldığına inanılan etkileyici yapı, 7 metre yüksekliğinde ve 7 metre genişliğinde olup, ortasında kapı şeklinde daha küçük bir girinti bulunuyor. Yapıyı ziyaret edenler alnını daha küçük olan girintiye yaslayarak kendilerini güvende ve huzurlu hissettiklerini iddia ediyorlar.

Kapının kökeni hakkında çok az şey biliniyor olsa da, yerli topluluklardan gelen kültürel açıdan önemli bazı kullanım hikayeleriyle, İnka'dan öncesine dayandığına inanılıyor.

Mitoloji, genellikle kapının diğer dünyalara seyahat etmek için kullanılan bir portal veya “yıldız kapısı” olduğuna işaret ediyor. Bazıları ayrıca kapının tanrılar tarafından krallıklarını ziyaret edip teftiş etmek için kullanıldığına inanıyor.

Aramu Muru'nun İnka'dan önce geldiği yaygın olarak düşünülmesine rağmen, adını bir İnka efsanesinden alıyor.

Bu efsanede, Aramu Muru adlı bir İnka rahibinin İspanyollardan kaçarken, Cusco'daki Koricancha tapınağında saklanan ve “yedi ışının tanrılarının anahtarı” olarak bilinen altın bir güneş diskini aldığı söyleniyor. Anlatılanlara göre diski tapınaktan taş kapıya kadar 450 kilometre taşıyan rahibin diski kapıya yerleştirmesinin ardından kapı bir portal gibi açıldı ve rahip içinden geçerek ortadan kayboldu.

Bu efsaneye inanmak bazıları için rahatlatıcı olabilse de, Aramu Muru'nun hikayesi, işgalci güçler tarafından harap edilen ve sonunda kaybedilen bir medeniyetin hissettiği çaresizliği de keskin bir şekilde hatırlatıyor.

İnka toprakları İspanyol fatihler tarafından işgal edildiğinde, İnka altınları ve doğal kaynakları çalındı ve işgalci ordular geriye sadece hızla yayılan ve nihayetinde 1592'de İnka imparatorluğunun çöküşüne katkıda bulunan çiçek hastalığını bıraktı.





Kaynaklar


http://www.felsefetasi.org/kapilar/
https://www.chip.com.tr/galeri/perunun-gizemli-tanrilarin-kapisi-ne-ise-yaradigini-kimse-cozemiyor_156273_5.html
https://www.bizsiziz.com/perunun-gizemli-tanrilar-kapisinin-ne-icin-yapildigini-kimse-bilmiyor/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çöp DNA (İnsan DNA' sının %98' i)

Bakım Yönetimi

Matrix Felsefesi ve Platon' un Mağara Alegorisi