Yunus Emre
Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti’nin sona erdiği dönemde dünyaya gelmiştir.
İran, Irak ve Azerbaycan’ı işgal eden Moğollar, Anadolu’ya kadar girdiler ve buradaki varlıkları ele geçirmek için fırsat kolladılar. Selçuklu ordusu ise tüm bu istilaya karşılık Baba İshak ve Baba İlyas’ı destekleyenleri kılıçtan geçirerek onları yenilgiye uğrattı. Buna rağmen, özellikle Türkmenler üzerinde büyük bir etkileri olan bu kişilerin fikri ve manevi etkilerini silemediler.
Ayaklanma, Türkmenlerin Selçuklulara karşı küskünlüğü git gide arttı ve devletin ekonomik gücü iyice zayıfladı. Moğol saldırıları devam ederken, Anadolu’daki hakimiyetleri de gittikçe arttı. Çok ağır vergi isteklerini, halk üzerinde kurdukları baskıyla karşılıyorlardı ve bu durum Anadolu halkını güvensizlik ortamına sürüklüyordu.
Selçukluların sadece kağıt üzerinde varlıklarını sürdürdükleri bu dönemde, asıl hakimiyet Moğolların elindeydi.
Nitekim, Kılıç Arslan’ın ölümüyle (1318) Selçuklu Devleti’nin sona erdiği kabul edilir ve Yunus Emre’de yaklaşık olarak bu yıllarda vefat etmiştir.
Görüldüğü üzere, Yunus Emre’nin tüm hayatı Selçuklunun çöküş dönemime denk gelmiştir. Siyasi ve ekonomik sorunlar, isyan ve savaşlar içerisinde yaşamış, birçok dini düşüncenin olduğu Anadolu’da halka hoşgörü, sevgi, dindarlık ve erdem aşılamaya çalışmıştır. Bu özelliklerinden dolayı da eserleri yayılmış ve sevilerek uzun yıllar boyunca dilden dile taşınmıştır.
Yunus Emre’nin böylesine karmaşık bir dönemde nerede doğduğu, nelerle meşgul olduğu, hangi şehirlerde yaşadığı ve nerede öldüğü de bilinmemektedir. Bazı kaynaklara göre Sakarya Nehri, Bolu veya Sivrihisar civarında yaşamıştır.
Bu kaynaklar, Yunus Emre’nin Orta Anadolu’da dünyaya geldiğini ve yaşadığını gösterebilir. İlgili kaynaklarda onun okul eğitimi almadığından bahsedilse de, kısmen de olsa eğitim gördüğünü kabul etmek gerekir. “Ne elif okudum ne de cim” şeklindeki yazılarından eğitim almadığı düşünülse de, bu yazıları sadece Hz. Muhammed’e duyduğu saygıyı ifade etmek için kalemine aldığı kabul edilir. Başka bir yazısında “Mescid-ü medresede çok ibadet eyledim” diyen Yunus Emre’nin belli bir eğitim aldığı açıktır. Ayrıca tahsilini Konya’da yapmış olduğunu belirten kaynaklarda vardır. Yunus Emre, Mevlana öldüğünde 32-33 yaşlarındaydı ve bazı sözlerinden dolayı onunla konuştuğu ve sohbetlerinde bulunduğu gerçeği de anlaşılmaktadır.
Yunus Emre’nin Seyahatleri ve Hacı Bektaş-ı Veli ile Münasebeti
Yunus Emre, aynı zamanda bir derviş olarak Azerbaycan, İran ve Anadolu’nun doğusuna kadar yolculuklar yapmıştır. Ayrıca Sivas, Kayseri, Nahçıvan, Şiraz, Maraş, Tebriz ve Şam gibi birçok kültür merkezine de gitmiş, buralarda kendi tasavvufi düşüncelerini yaymaya çabalamıştır. Bir şiirinde geçen “Bunda dahi verdin bize oğulu, kız çift-ü helal” ifadesi, Yunus Emre’nin evlendiğini ve çocuklarının olduğunu göstermektedir.
Yunus Emre, bazı şiirlerinde şeyhinin Taptuk Emre olduğunu ifade etmiştir ve bir eserinde kendisini “Taptuklu Yunus” olarak tanımlamıştır.
Bazı kaynaklara göre, Yunus Emre’nin yolu Hacı Bektaş-ı Veli’ye de dayanmaktadır. Bu kaynaklar, Taptuk Emre’yi Bektaş-ı Veli’nin halifesi olarak göstermektedirler. Bektaşi söylemlerine göre, Hacı Bektaş Anadolu’ya vardığında yanında Emre isimli birisi de vardı. Rum erenlerinin tamamı Hacı Bektaş’ın davetini kabul edip ziyaret ettikleri halde Emre gitmemiştir. Daha sonra Hacı Bektaş, Emre’yi yanına çağırmış ve gelmemesinin nedenini sormuş. Emre, erenler meclisinde perde arkasından kendine doğru çıkan bir elin nasip verdiğini ve ilgili mecliste Hacı Bektaş adında bir kişi görmediğini söylemiştir. Hacı Bektaş bunun üzerine o elin bir işareti olup olmadığını Emre’ye sormuş ve Emre’de elin ayasında yeşil renkli bir ben gördüğünü söylemiştir. Hacı Bektaş elini Emre’ye doğru uzatmış ve onun avucundaki yeşil beni gören Emre şaşırarak üç defa “Taptuk padişahım” demiştir. Bu olaydan sonra da adı Taptuk Emre olarak kalmıştır.
Yunus Emre, hiçbir eserinde Hacı Bektaş-ı Veli’den söz etmemiştir, ancak tasavvuf ve din anlayışı ile birlikte Veli’nin anlayışları arasında önemli paralellikler vardır.
Bektaş-ı Veli’nin anlayışı da büyük bir ölçüde Ahmed Yesevi’nin anlayışına dayanır ve bu bakımdan Yunus Emre’nin de bu kaynağa bağlı olması, aralarında güçlü bir etki olduğunu gösterir. Yunus Emre, tüm bu duygu ve düşünceleriyle gelişip derinleşen, kimi zaman coşkun ve kimi zaman her haliyle sevecen görünümlü bir derviştir. O; düşünmüş, duymuş, inanmış ve bunları sadelikle şiirleştirmiştir. Yunus Emre’nin özgür ve zeki düşüncelerine, birçok din meseleleri ve benzeri kavramlar konu olmuştur. Ayrıca, şiirlerini her dilin anlatamayacağı bir kolaylıkla ve açıklıkla yazmıştır.
Yunus Emre’nin Ölümü ve Sonrası
Yunus Emre 1241 yılında doğmuş ve 1320 yılında hayatını kaybetmiştir. Doğduğu yer ile ilgili tartışmalar ise, Karaman ile Eskişehir’in Sarıköy ilçesi üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Menakıbnameler ile eserlerinden edinilen bilgilere göre, Taptuk Emre’nin dervişidir. Bektaş-ı Veli’yle olan ilgisi ise Vilayetname eserinden kaynaklanmaktadır. Yunus Emre’nin eserlerinden tasavvuf yolunu seçtiği ve öğrenim gördüğü de anlaşılmaktadır. Ayrıca, Şam ve Azerbaycan’a gittiği, Anadolu kentlerini gezdiği ve Mevlana ile görüştüğü de bu kaynaklar arasında bulunmaktadır.
Yunus Emre, işlemiş olduğu konularla Anadolu’daki Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmuş, sadece tekke ve halk şiirini değil, divan şiirini de etkilemiştir. Aruz ve hece ölçüleriyle yazdığı eserlerinde sevgiyi temel almıştır. İslam düşüncesi ve tasavvufla beslediği şiirlerinde insanın Allah’la, kendisiyle ve nesnelerle olan ilişkilerini işlemiştir. Ayrıca, yaşadığı dönemin kültürünü ve düşünüş şeklini yalın, akıcı ve konuşulan bir dille ifade etmiştir. Yunus Emre, kendisinden önceki İran şairlerinin eserlerinde geçen ifadelere yeni bir deyiş ve yeni bir öz katmıştır. Bu özelliği ile Alevi-Bektaşi fikirlerini ve tasavvuf düşüncesini de zenginleştirmiştir.
Yunus Emre’nin mezarının nerede bulunduğu konusu da tartışmalı bir mevzudur. 1320’de (Miladi takvim) öldüğü biliniyor, fakat mezarıyla ilgili değişik bilgiler bulunmaktadır. Bunlar arasında Karaman, Sarıköy, Bursa, Ortaköy, Keçiborlu, Kula, Ünye, Erzurum, Sivas ve Sandıklı’da bulunan mezarların hangisinin Emre’ye ait olduğu ise maalesef bir sırdır. Konuyla ilgili birçok fikir öne sürülmüştür, fakat hem çok sevilen bazı kişiler için mezar niteliğinde olmayan makamların var olabileceği düşüncesi hem de birden fazla Yunus’un olması bu belirsizliğin açıklaması olabilir. “Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez” diyen, ölümü önemsemeyen ve gönüllerde yaşamayı amaçlayan bir dervişe mezar aramak, zaten gereksiz bir uğraştır.
Yunus Emre 1240 - 1334 yılları arasında yaşadığı söylenen büyük bir şair ve halk ozanıdır. Nerede doğduğu tam olarak bilinmemekle birlikte bazı kaynaklarda Anadolu'ya Doğu'dan gelen Türk oymaklarından birine bağlı olduğu geçmekte.
Halk dilinin zenginliklerinden beslenip yazdığı şiirler, yüzyıllar boyunca gücünden bir şey yitirmemiştir. Halkın sorunlarını da şiirlerinde dile getiren Yunus Emre, şiirleriyle halka, kendine inanma, gerçeği kendinde bulma gücünü kazandırmaya, ilgisini yaşama çekmeye çalıştı. Her ırk, din ve inanıştan insan için beslediği insan sevgisi, ona evrensel bir kimlik kazandırmıştır.
Tasavvuf yorumunu benimseyen Yunus Emre'nin büyük bir gözlem yeteneği, derin bir hoşgörü anlayışı vardır. Şiirlerini hece ölçüyle yazmıştır. Ancak aruz denemelerine de yer vermiştir. Hece ölçüsüyle yazdığı dörtlüklerin dışında yine hece ile beyitler ve gazeller de yazmıştır. Dili saf Türkçe değildir. Yer yer Arapça ve Farsça tamlamalar kullanmıştır. Sağlığında düzenlediği divanı bulunmamaktadır. Günümüzdeki divanları derlemedir. Bütün eserlerinin sonradan toplandığı Divan ve Risaletü'n-Nushiye (Öğüt Kitapçığı) adında 2 kitabı bulunmaktadır. 1991 yılı, UNESCO tarafından Yunus Emre'nin doğumunun 750. yılı olarak anılmıştır.
Yunus Emre, Anadolu’da Türkçe şiirin öncüsü olan bir tasavvuf şairi, aynı zamanda da bir Türk İslam düşünürüdür. Onun yaşamına dair bilgiler, çeşitli kaynaklarda farklılıklar gösterebilir çünkü hakkında pek az şey bilinmektedir.
Ancak hakkında ne kadar az şey bilinirse bilinsin, Yunus Emre Anadolu’da bir halk kahramanı olarak tanınır ve sevilir.
Ve böyle özetler hayatını Yunus:
Arar idim Allah’ı buldum ise ne oldu
Ağlar idim dün-ü gün güldüm ise ne oldu?
Erenler dergahında deste kızıl gül idim
Açıldım ele geldim soldum ise ne oldu?
Yunus Emre, tasavvuf şiirinin önemli isimlerindendir
82 yaşında öldüğü düşünülen önemli tasavvuf şairimizin yaşamı hakkındaki bilgilerin bir kısmı, onun kendi eserlerine dayanmaktadır. Yaşamı boyunca Anadolu’yu dolaştığı ve Mevlana’yı gördüğü bilgisi, kendi eserlerinde geçen cümlelerden anlaşılır.
Yaşamıyla ilgili çok az şey bilinen Yunus Emre’nin bir de halk arasında destanlaşmış bir yaşam öyküsü vardır…
Yunus Emre, küçükken okula gider ama alfabeyi bir türlü öğrenemez. Bu yüzden de okulu bırakıp köyünde çiftçilik yapmaya başlar. Bir süre sonra yaşadığı yerde başlayan kıtlıktan, kendisi de etkilenir. Kırşehir’e yakın Sulucakarahöyük’te Hacı Bektaş Veli adında birinin insanlara yardım ettiğini duyması üzerine, onun yanına gitmeye karar verir. Bu amaçla yola çıkan Yunus Emre, yine de eli boş gitmemek ister ve yol boyunca alıç toplar.
Hacı Bektaş Veli ile tanışması bir buğday için olur…
Hacı Bektaş Veli, dergahına gelen Yunus Emre’nin bu hoş davranışından çok etkilenir. Yunus’un buğday için geldiğini öğrenince de şöyle der: “Sorun bakalım buğday mı ister, himmet mi?” Yunus Emre, bu soru üzerine himmet karın doyurmaz diyerek buğdayını alıp tekrar yola çıkar. Ama yolda pişman olur ve dergaha geri döner.
Yeniden Hacı Bektaş Veli’nin huzuruna çıkıp pişmanlığını dile getiren Yunus’a Hacı Bektaş Veli “O söylediğin artık geçti, biz o anahtarı Taptuk Emre’ye verdik” der. Yunus bu sefer de Taptuk Emre’yi bulmak için yollara düşer.
Taptuk Emre’nin yanında erenler mertebesine ulaşmak için 40 yıl boyunca odun taşır…
Taptuk Emre’yi bulur, ona durumu anlatır, onun dervişi olur ve dergaha odun taşımakla görevlendirilir. Tam 40 yıl boyunca dergaha odun taşıyan Yunus, tek bir eğri odun getirmez dergaha.
Taptuk Emre, kızını Yunus’la evlendirir ama Yunus, kendisini ona layık görmediği ve tek amacı erenler mertebesine ulaşmak olduğu için şeyhinin kızına el sürmez. Sonra da bir türlü o mertebeye ulaşamadığını düşünüp Taptuk Emre’nin yanından ayrılır.
Tek amacı erenler mertebesine ulaşmak olan Yunus, Taptuk Emre’nin yanından ayrıldıktan sonra anlar o mertebeye ulaştığını
Taptuk Emre’den ayrı geçirdiği zaman süresince başından geçenler sayesinde Yunus, istediği mertebeye artık ulaştığını anlar ve mahçup bir şekilde tekrar şeyhinin yanına döner. Önce şeyhine kendisini affettirmek için karısıyla görüşür. Karısı ona “Bilirsin gözleri görmez, sen kapının eşiğine yat. O sabah namazına kalktığında ayağı sana dokunur. Bu kim diye bana sorar. Ben de Yunus, derim. Eğer hangi Yunus derse ses çıkarmadan çek git. Yok, eğer bizim Yunus mu derse, kalk şeyhinin eline sarıl” der.
Ve yıllar sonra mahçup bir şekilde şeyhinin yanına gelip af bekleyen Yunus’un, şeyhinin onu affetmesi üzerine hayatını kaybettiği söylenir…
Şeyhinin karısının dediğini yapan Yunus’a şeyhi: “Yunus mu?” diye cevap verince Yunus kalkar ve şeyhinin ellerine sarılır. Hikayeye göre Yunus, bu olaydan sonra hayatını kaybetmiştir.
“Yaratılmışı hoş gördük, yaratandan ötürü” diyen Yunus Emre, bir halk şairi değil halkın şairidir
Yunus Emre sanat yaşamında halka, onların diliyle seslenmiştir ve Türkçeyi çok iyi kullanmıştır. Öz Türkçe ile verdiği eserleri de, onun her zaman okunup anlaşılmasını sağlamıştır. Onun şiirlerinde genelde Allah sevgisi ve bu sevgi uğrunda bir ömür çaba göstermek gibi konular yer alır. Yunus Emre halkın şairi olduğu için öylesine çok sevilir ki, Anadolu’nun birçok yerinde onun adına anıt mezarlar yaptırılır.
Yunus Emre’nin “Risalettün Nushiye” ve “Divan” olmak üzere iki eseri vardır. Eserlerine başka aşıkların eserleri karışmıştır ancak zamanla bunlar ayıklanmış ve şimdiki haline getirilmiştir.
Kaynaklar
https://www.bilgibaba.com/yazi/yunus-emre-kimdir-yunus-emre-nin-hayati
https://onedio.com/haber/yunus-emre-kimdir-hangi-donem-yasamistir-yunus-emre-nin-hayati-siirleri-eserleri-897621
https://listelist.com/yunus-emre-kimdir/
Yorumlar
Yorum Gönder