Avcı Uçakları

Nesillerine Göre Jet Savaş Uçaklarının Sınıflandırılması



MMU



Askerî uçak ve helikopterler, savaşlarda kara ve su üstündeki hedefleri bombalamak, diğer uçakları tahrip etmek, keşif yapmak, personel ve mühimmat taşımak gibi amaçlarla silahlı kuvvetler tarafından kullanılan hava taşıtları. Özellikle av ve bombardıman görevlerinde kullanılanlar savaş uçağı ve saldırı helikopteri olarak adlandırılırlar. Askerî uçaklar av, bombardıman, av-bombardıman ve nakliye gibi kategorilere ayrılırlar.

Savaş uçakları, kendi uçak mühimmatını kullanarak düşman ekipmanını yok etmek için tasarlanmıştır. Savaş uçakları tipik olarak yalnızca askeri güçler tarafından geliştirilir ve tedarik edilir. Savaş dışı uçaklar, birincil işlevleri olarak savaş için tasarlanmamıştır, ancak kendini savunma için silah taşıyabilir. Bunlar esas olarak destek rollerinde çalışır ve askeri güçler veya sivil kuruluşlar tarafından geliştirilebilir.

Görevlerine göre havadan yere füze (AGM), havadan havaya füze (AAM) ve top taşıyabilirler. Ayrıca hedeflerin tespiti ve gözlenmesi için çeşitli radar ve pod taşıyabilirler

Avcı uçakları kendi aralarında sınıflara ayrılırlar: hava üstünlük uçakları genelde tek kişilik, hızlı, yüksek irtifalı uçaklardır (Mig 25, Su 27, F-14A, F-15C); hücum uçakları, 15-25 ton arası tek motorlu ateş gücü yüksek uçaklardır (F-16C, Mırage 2000, Mig 29, F-18C, Mig 23, F-15C); hücum destek uçağı (çok ağır silah donanımlı, genelde düşman kara gücünü baskı altında tutan uçaklardır (Mig 27, Su-25, Jaguar, AV 8B Harrier, A-10). Ayrıca hayalet olarak bilinen radar da görünmeyen uçaklar da (Northrop Grumman B-2 Spirit bombardıman uçağı ve F-117 Nighthawk ve F-22 Raptor avcı uçakları) vardır.


Tarihi


1783'te, ilk pratik uçaklar (sıcak hava ve hidrojen balonları) kurulduğunda, hızla askeri görevler için kabul edildiler. İlk askeri balon birimi Fransız Aerostatik Kolordusuydu. 1794'te hava gözlemine sahip ilk büyük savaş olan Fleurus Savaşı sırasında bir gözlem balonu uçurdu. Balonlar, Napolyon Savaşları ve Fransa-Prusya Savaşı da dahil olmak üzere 19. Yüzyıl boyunca gözlem ve propaganda dağıtımı için kullanılmaya devam etti. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Alman Zeplin hava gemileri, İngiliz şehirlerine çok sayıda hava saldırısı ve stratejik bombardıman gerçekleştirdi. 1920'lerde ABD Donanması, 1931'de K-1 olmak üzere birkaç rijit olmayan hava gemisi satın aldı. ABD Donanması nihayet 1962'de son balonlarını emekli etti.

Wright Flyer'ın ilk uçuşundan kısa bir süre sonra, birkaç askeri güç motorlu uçaklarla ilgilenmeye başladı. 1909'da ABD Ordusu, ABD Sinyal Birlikleri Havacılık Bölümü için iki kişilik bir gözlem uçağı olan Wright Military Flyer'ı satın aldı. 1911 yılına kadar hizmet etti, o zamana kadar motorlu uçaklar dünya çapındaki birçok orduda önemli bir özellik haline geldi.Uçaklar, İtalyan-Türk savaşında keşif ve taktik bombalama misyonları gerçekleştirdi ve Birinci Balkan Savaşı, ilk deniz-hava operasyonlarını gördü. İkinci Balkan Savaşı'nda fotokeşif ve propaganda broşürleri düştü.

Savaş sırasında savaş uçakları geliştirildiğinden, uzun menzilli stratejik bombalama bir olasılık haline geldiğinden ve uçaklar uçak gemilerinden konuşlandırıldığından, hava muharebesi Birinci Dünya Savaşı'nın dikkate değer bir bileşeniydi. Uçaklar ayrıca, özellikle tıbbi tahliye olmak üzere daha çeşitli destek rolleri üstlendi ve keşif balonlarına karşı kullanılmak üzere havadan havaya roketler gibi yeni silahlar konuşlandırdı.

Dünya Savaşı sırasında askeri havacılık yeni zirvelere ulaştı. Kesin hava muharebeleri savaşın sonucunu etkiledi, erken jet uçakları muharebe görevlerinde uçtu, seyir füzesi ve balistik füzeler ilk kez konuşlandırıldı, havadaki birlikler ve kargolar savaşa paraşütle indirildi ve savaşı sona erdiren nükleer silahlar hava yoluyla teslim edildi.

Soğuk Savaş döneminde, havacılık teknolojisi son derece hızlı bir şekilde ilerlemeye devam etti. Silahlanma odağı esas olarak füzelere çevrildi, uçaklar daha sofistike aviyonikler taşımaya başladı, havadan havaya yakıt ikmali pratiklik için olgunlaştı ve nakliye uçaklarının boyutu büyüdü. Gizli uçaklar 1970'lerde gelişmeye girdi ve 1980'lerde savaş gördü.

Ülkelerin silahlı kuvvetlerinin operasyonel kapasitesi büyük ölçüde sahip olunan silah sistemlerinin günün teknolojik getirileri ölçüsünde değerlendirilmektedir. Günümüzde bir ülke hava kuvvetlerinin niceliksel yapısı ile niteliksel yapısı bu noktada ayrışmakta ve belirleyici unsur olmaktadır. Bünyesinde niceliksel olarak görece yüksek kapasite sistem barındırması ‘güçlü’ bir yapı olduğu anlamına gelmemektedir. Günün şartlarına, teknolojik getirilerine yönelik bir niteliksel varlık da göstermesi gerekmektedir.

Havacılık; askeri ve ekonomik açıdan günümüz ülkelerinde stratejik öneme sahiptir. Toprak bütünlüğünün korunmasının esas olduğu milli güvenlik politikalarının bu noktada korunmasında hava kuvvetlerine önemli bir görev düşmektedir. Toprak bütünlüğü sadece kara veya deniz varlıkları ile özdeşleştirilmemeli; bu varlıkların üzerindeki hava sahasının da toprak bütünlüğünün bir parçası olduğu bilinmelidir. Hava kuvvetleri bu noktada sahip olunan hava unsurları ile kara konuşlu hava savunma sistemleri ile yükümlü oldukları görevleri ifa etmektedir. Hava kuvvetleri, korumakla yükümlü oldukları hava sahalarını her zaman yani hazarda ve seferde korumakla yükümlüdür.



17 Kasım 1903 Flyer-1 ilk uçuşunu tamamladı


Jet Savaş Uçaklarına Giden Yol


Ülkelerin operasyonel kabiliyetini belirleyen en önemli unsurlardan olan savaş uçakları, geçmişten günümüze giderek artan oranda varlığını korumuş ve sürdürmüştür. 17 Kasım 1903 tarihinde "Flyer-1" adlı uçakla Orville Wright tarafından ilk kontrollü ve güç kullanılan uçuş yapılmıştı. 12 saniyede 120 feet'lik mesafenin uçulduğu bu başarının ardından hızla havacılık bir dönüşüm içine girdi. Savaş uçaklarının silahlı kuvvetlerin bir parçası olmasıyla bu alanda teknolojik dönüşümler yaşandı. Savaş uçaklarının ’S Eğrisi’ olarak tabir edebileceğimiz dönüşümlerin belki de en önemlisi ise jet motorun tasarlanmasıydı. Turbojet motorlarının kullanıldığı ilk uçak (Heinkel He 178) 27 Ağustos 1939 tarihinde Almanlar tarafından uçurulmasına rağmen, jet savaş uçaklarının savaşlarda silah olarak etkin bir şekilde kullanılmaya başlanması ancak 1945 yılında oldu.

 

Heinkel He 178


İkinci Dünya Savaşı ile birlikte hava gücünün muharebe sahasındaki çığır açan etkisi daha net anlaşıldı. Hava üstünlüğünün muharebelerde sağladığı başarı askeri teorisyenlerinin de dikkatinin hava gücü üzerine yoğunlaştırmasında etkili oldu. Hava unsurlarının efektif sonuçlar doğurması üzerine savaş uçağı teknolojisi özelindeki çalışmalar artırıldı. Hızlı gelişim süreçleri sonucunda 90’lı yılların başlarına kadar beş farklı tip savaş uçağı nesli geliştirildi.

İlk olarak İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılan jet motorlu savaş uçakları günün şartlarına yönelik yapılan yoğun teknolojik çalışmalarla tasarımsal ve fonksiyonel anlamda iyileştirmelere tabi tutuldu. Kısa bir süreçte gerçekleştirilen iyileştirme çalışmaları savaş uçaklarının nesillere kategorize etmeye yani sınıflandırılmaya gidilmesini de beraberinde getirdi.

Ses üstü hızlarda seyir imkânı ve daha gelişmiş motorlar ve silah sistemleri ise ilk olarak 1960’lı yıllarda kullanılan üçüncü nesil savaş uçaklarında görülebilmektedir. Dördüncü nesil savaş uçakları 1970’li yıllarda kullanılmaya başlanmıştır ve dijital aviyoniklere, arttırılmış manevra kabiliyetine ve gelişmiş uçuş kontrol ve silah sistemlerine sahiplerdir. Ara nesil olarak adlandırılan nesil dört buçuk savaş uçakları ise tasarım açısından çok farklılık göstermemelerine rağmen gelişmiş dijital aviyoniklere ve sınırlı da olsa radarlardan gizlenme kabiliyetine sahiplerdir.

Jet sınıfındaki savaş uçaklarının sınıflandırılması yapılırken öne çıkan bazı gereksinimler vardır. Bu gereksinimlerin temelinde ise teknoloji yatmaktadır. Radar ve sensör sistemleri, aviyonikler, kaplama malzemesi gibi yapısal ve teknolojik unsurları kabaca bu kapsamda ifade edebiliriz.


Birinci Nesil Jet Savaş Uçakları


1940’lı yıllarda ülke hava kuvvetlerinin envanterine giremeye başlayan birinci nesil savaş uçakları sahip oldukları jet motorları ile ses altı hızlarda seyir edebiliyordu. Birinci nesil jet savaş uçakları, aynı yıllarda üretilen ve hava kuvvetlerince kullanılan pistonlu modellerden görünüş yani tasarımsal olarak çok az farka sahipti. Dış tasarımsal fark çok büyük ölçüde olmasa dahi sürat olarak önemli bir fark mevcuttu. Fırlatma koltuğu sistemi ve "tailplane" gibi aerodinamik yenilikler bu periyotta görüldü. Birinci nesil jet uçakları makinalı tüfek entegreliydi ve güdümsüz mühimmat taşıyabiliyordu. Elektronik alt sistemleri ise radar ve önleme sistemlerini içermiyordu.

Birinci nesil savaş uçaklarına örnek olarak; Sovyet yapımı Mig-15 ve Mig-17; Amerikan yapımı F-86 Sabre jet savaş uçakları örnek verilebilir.

Birinci Nesil F-86 Sabre jet savaş uçağı


İkinci Nesil Jet Savaş Uçakları


1950’li yılların ortasından 1960’lı yılların başına kadar olan süreçte geliştirilen jet uçaklarıdır. Bu uçaklar, özellikle Kore Savaşı’ndan elde edilen tecrübeler ve ayrıca nükleer savunma stratejisinin ihtiyaçları dikkate alınarak geliştirilmiştir. Alüminyum alaşımının uçaklarda kullanılması, delta kanatlar ve geriye ok açılı kanatlar ilk defa bu dönemde görülmüştür. Art yakıcılı (afterburning) motorların kullanılması ise, ses süratini geçmeyi mümkün kılmıştır. Radarların uçaklarda yaygın bir şekilde kullanılması bu dönemde başlamıştır. Hava-hava radarları bu dönemde jet uçaklarında kullanılmıştır. Güdümlü füzelerin geliştirilmesiyle, hava-hava füzeleri temel silah haline gelmiştir. Kızılötesi (Infrared) güdümlü füzeler oldukça yaygınlaşmıştır. Ayrıca radar güdümlü füzeler de bu dönemde görülmeye başlanmıştır.

İkinci nesil savaş uçaklarına örnek olarak; Sovyet yapımı Mig-19 ve Mig-21; Amerikan yapımı F-104, F-5 jet savaş uçakları verilebilir.

İkinci Nesil F-104 Starfighter Jet Savaş Uçağı


Üçüncü Nesil Jet Savaş Uçakları


1960’lı yılların başından yaklaşık 1970 yılına kadar olan süreçte geliştirilen jet uçaklarıdır. Bu dönemde ikinci nesil uçaklara ait yeniliklerin daha da olgunlaştığı görülüyor; manevra kabiliyeti ve havadan yere taarruz yeteneklerinde dikkat çeken yenilikler olmuştur. Kokpitlerde kullanılan buharlı göstergelerin yerini analog göstergeler almaya başlamıştır. Dikey/kısa kalkış ve iniş amaçlı teknolojiler kullanılmaya başlanmıştır.

Hava-hava füzelerinin etkili menzili oldukça artmıştır. AIM-7 Sparrow ve AA-7 Apex gibi yarı aktif güdümlü füzelerle görüş ötesi muharebe ortamı sağlandı. Ayrıca hava-yer taarruz yetenekleri bu dönemde çok hızlı gelişti. Bu dönemde hava kuvvetleri tarafından kullanılmaya başlanan arazi takip sistemleri sayesinde yere taarruz kabiliyeti iyileştirildi. AGM-65 Maverick gibi elektro-optik güdümlü hava-yer füzeleri bu dönemde standart mühimmat haline gelirken, lazer güdümlü bombalar hassas vuruş kabiliyetini bu dönemde artırdı. Hedefleme podlarının geliştirilmesi ise beraberinde hassas güdümlü mühimmatların kullanılmaya başlanmasını getirdi. Uçak motorlarının güvenilirliği de bu dönemde artarken, jet motorları dumansız çalışmaya başladı. Dumansız motorlar sayesinde, uçakların çok uzaklardan görülebilme zafiyeti ortadan kalkmıştır.

Üçüncü nesil savaş uçaklarına örnek olarak: Fransız yapımı Mirage III; Sovyet yapımı Mig-23; Amerikan yapımı F-4 jet savaş uçakları verilebilir.


Üçüncü Nesil RF-4E Phantom Jet Savaş Uçağı


Dördüncü Nesil Jet Savaş Uçakları


1970’li yılların başından yaklaşık 1980’li yılların sonuna kadar olan süreçte geliştirilen jet uçaklarıdır. Dördüncü nesil jet uçakları çoklu rollerde kullanılacak şekilde geliştirildiği bu dönemde jet uçakları çok karmaşık aviyonik sistemler ve silahlar ile donatılmaya başlandı. “Fly-by-wire” yöntemli uçuş kontrol sistemlerinin, biraz kararsız olarak dizayn edilen F-16 Falcon gibi jet uçaklarında kullanılması sayesinde, çok etkin bir manevra kabiliyeti de yine bu dönemde elde edildi. Analog aviyonik sistemler ise bu dönemde yerini artık dijital aviyonik sistemlere bırakmaya başladı. Pilotların durumsal farkındalıkların artırılması açısından dijital aviyonikler daha az oto-kontrol gerektirmekteydi ve pilotların çevresel duyularını daha fazla kullanma imkânı sunmaktaydı.

***Aviyonik (İngilizce Avionics : Aviation Electronics) havacılıkta uçaklar, yapay uydular ve uzay araçlarının elektronik sistemleri için kullanılan terimdir.

Aviyonik sistemleri arasında iletişim, navigasyon, birden fazla sistemin görüntü ve yönetimi ve bireysel işlevleri gerçekleştirmek için uçaklara takılan yüzlerce sistem sayılabilir. Bu sistemler bir polis helikopterinin arama spotu gibi basit bir sistemden havadan erken uyarı platformları gibi komplike sistemlere kadar çeşitlidir.

Dijital motor kontrol sistemlerinin (FADEC) geliştirilmesi ise beraberinde motorların performansında ciddi artışlar getirdi. Pulse-Doppler atış-kontrol radarları, head-up göstergeleri (HUD) ve çok fonksiyonlu göstergeler (MFD), bu dönemde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Sovyet ekolünde kullanılan ve temini zor olan lityum malzemelere karşın bu dönemde kompozit malzemeler ve grafit epoksi laminet yüzeylerin kullanılması, uçakların ağırlığının düşürülmesini sağladı. İlk uzun menzilli aktif radar güdümlü hava-hava füzesi bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır. Dördüncü nesil savaş uçakları günümüz silahlı kuvvetlerinin hava güçlerinde en çok sayıda mevcut olan jet sistemi olarak yerini korumaktadır.

Dördüncü nesil jet uçaklarına örnek olarak: Fransız yapımı Mirage 2000; Sovyet yapımı Mig-29, Su-27; Amerikan yapımı F-16 jet savaş uçakları verilebilir.


Dördüncü Nesil F-16 Block 40 Jet Savaş Uçağı


4.5 Nesil Jet Savaş Uçakları


1990’lı yılların başından günümüze kadar olan süreçte geliştirilen jet uçaklarıdır. Soğuk savaşın bitmesiyle birlikte başlayan yeni süreçte askeri harcamalar önemli ölçüde kısıtlandı. Buna paralel olarak birçok araştırma ve geliştirme programı ya durduruldu ya da yavaşlatılarak evirildi. Yeni uçakların dizayn edilmesinden ziyade dördüncü nesil uçaklar üzerinde iyileştirme ve geliştirmeler yapıldı. 

Mikroçip ve yarı iletken teknolojileri sayesinde bilgisayarların, aviyonik sistemlerinin ve diğer uçuş sistemlerinin kabiliyetleri bu süreçte önemli miktarda artırıldı. Bu dönemde en çok ilerleme sağlanan bir diğer teknoloji ise “görünmezlik” yani “stealth” teknolojisi oldu. Görünmezlik teknolojisinin gelişiminde özellikle radar kesit alanının azaltılmasına yönelik olarak radar emici (absorbe edici) malzeme ve tekniklerinin kullanılmasına odaklanıldı. Bu dönemde jet uçaklarına AESA yani aktif tarama radarlarının entegrasyonu yapıldı. Ayrıca bu dönemde motor trastının yönlendirilmesi tekniği kullanılmaya başlandı.

4.5 nesil savaş uçaklarına örnek olarak: Yeni üretilenler, Fransız yapımı Rafale 2000; İngiliz/İtalyan/Alman ortak üretimi Eurofighter; İsveç yapımı Saab JAS 39; Sovyet yapımı Su-33/34 ve Su-35. Geliştirilenler, Sovyet yapımı Mig-29 ve Mig-31; Amerikan yapımı F-15, F-16 ve F-18.


F / A-18 Blok II Super Hornet


Beşinci Nesil Jet Savaş Uçakları


Özellikle 2005 yılından günümüze kadar olan süreçte geliştirilen jet uçaklarıdır. Beşinci nesil olarak nitelendirdiğimiz jet uçaklarının geliştirilmesine yönelik AR-GE çalışmaları daha erken dönemlerde başlasa dahi Soğuk Savaş’ın bitişi bu yöndeki çalışmaların askıya alınmasına sebep oldu. Bu sebepten ötürü 2005 yılı sonlarında F-22 savaş uçağının hizmete girmesiyle bu dönemin başlamış olduğu ifade edilmektedir. 

Beşinci nesil jet uçaklarını diğer önceki nesillerden ayıran en temel özellik olarak ağ merkezli bir muharebe ortamında görev yapacak şekilde dizayn edilmeleri gösterilmektedir. Durumsal farkındalık sağlayan gelişmiş sensörler sayesinde jet uçağı etrafındaki hedefleri devamlı bir şekilde 360 derece takip edilebilmektedir. Ayrıca gelişmiş aviyonik sistemler sayesinde sahip olunan etkin veri elde etme ve iletme imkanıyla, durumsal farkındalık artmakta ve dolayısıyla pilotun iş yükü azalmaktadır. Beşinci nesil jetlerin en önemli özelliklerinden olan stealth teknoloji ise bu seviyenin temel isterileri arasında sayılmaktadır. Motor sistemlerinin yapısı da bu yönde gelişim sürecindedir. Motor sistemlerinde özellikle termal verimlilik ve radar sinyallerini yansıtıcı şekle sahip egzoz (nozzle) tasarımları üzerine durulmuştur. Tüm bu sistemlerin kullanılması sayesinde beşinci nesil jet uçakları, “ilk görme, ilk ateş etme ve ilk imha/tahrip etme” özelliğine sahip olacaktır.

Beşinci nesil savaş uçaklarına örnek olarak: Çin yapımı J-20 ve J-31, Amerikan yapımı F-22 ve F-35 jet savaş uçakları verilebilir. 


Beşinci Nesil F-22 Raptor Jet Savaş Uçağı


Değerlendirme


Tarihin farklı dönemlerinde tanıklık ettiğimiz insanoğlunu kuşlar gibi uçma arzusuna yönelik girişimler 20. Yüzyılın başlarında vücut bulmaya başladı. Sonrasında ise dünya havacılığı inanılmaz bir hızda gelişmiş ve başlangıçta basit ve temel arzunun çok daha ötesine ulaşılmıştır. Günümüzde beşinci nesil savaş uçaklarıyla havacılığın gelişimi yeni bir S eğrisinin, döngüsünün içindedir. Ancak belli bir olgunluğa ulaştığında jet uçakları için yeni bir S eğrisi ihtiyaçlara binaen doğacaktı. Bu noktada Altıncı nesil olarak ifade edebileceğimiz jet uçağı teknolojisi devreye giriyor. Henüz bu teknolojiyle tanışmamış havacılık endüstrisi büyük bir heyecan ile inovatif girişimler içerisindedir. 

Tanışmamış olmamıza rağmen havacılık endüstrisinin önde gelen uzmanları altıncı nesil jet uçağı programları için genelde; görünmezlik özelliği ve manevra kabiliyeti çok yüksek, çok yükseklerde ve çok hızlı uçabilen, yönlendirilmiş enerji silahlarına sahip bir insanlı/insansız uçak olacağı yönünde kanaat içindedir. Böylesi yeteneklere haiz bir platform mutlaktır ki hava muharebe sahasının mutlak hakimi olacaktır.

Karada ya da denizde yapılan savaşlar mutlaka hava desteği ile desteklenmek zorunda. Hava sahalarını mutlaka korumak isteyen ülkelerin savaş güçlerinin en yeni ve en iyi savaş uçaklarına olmaları gerekiyor. Yani silahlarla donatılmış güçlü motorları olan ve gizli yetenekleri ile öne çıkan 5’inci nesil savaş uçakları sıralamada önde yer alıyor. Hava sahasını korumak isteyen her ülke, hava kuvvetleri filosunda en yeni ve en iyi savaş uçaklarına sahip olmalıdır. Şu anda, en yeni silahları, güçlü motorları ve gizli yetenekleri ile 5. nesil savaş uçakları en gelişmiş olanlar. Birçok ülke altıncı nesil savaş uçağı geliştirmek için çalışmalar yapıyor.

Hali hazırda birçok ülke tarafından 6. nesil savaş uçakları geliştirmeye başlarken, dördüncü nesil savaş uçakları dünyada hava kuvvetlerinin çoğunluğunun belkemiği olmaya devam ediyor. Dördüncü nesil savaş uçakları, modern savaş alanında etkili bir savaş gücü haline getirmek için yeni teknolojiyle yükseltilebilir. Bu uçaklar genellikle 4+ veya 4++ nesil savaş jetleri olarak adlandırılır. Motor gücü, gelişmiş silah sistemleri yüksek performanslı avionikleri, ileri düzeyde uçuş kontrol ekipmanları, düşman radarlarına görünmeme gibi yetenekleri en iyi savaş uçakları sıralamasının ana başlıklarını oluşturuyor.


BAYRAK HEYECANI


Uzun yıllar önce Singapur Havacılık fuarında F35 uçağının kokpit mock-up’ına bindim. Gövde altına doğru projeye katılan ülkelerin bayrakları vardı. Türk Bayrağı’nı görünce de çok heyecanlanmıştım. Nerden nereye. Uçak yapıldı, biz projeye katkı olarak vermemiz gereken paraları ödedik. Türk Bayraklı olarak teslime hazırlanan uçakları da gördük. Ama ABD uçakları vermedi. Türkiye hala üstün kalitede birçok parçayı bu uçak için üretiyor, henüz bu durdurulmadı. Tanesi 100 milyon doların üstünde olan uçaklar için sanırım ölüp bitmiyoruz. Türkiye bir yolcu uçağı yapmak yerine beşinci nesil ve belki daha fazlası kendi savaş uçağını MMU’yu gerçekleştirmek için çaba harcıyor.


HAREKET KABİLİYETİ


Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir bu projenin en sıkı takipçisi. Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan Türkiye’nin dahi çocuğu İHA ve SİHA yapımcısı Selçuk Bayraktar’a katılıyorum. 

Tam olarak böyle olmasa da çok benzeri bir cümle ile, “Verilmemesi belki de daha iyi olur” dedi. Çok haklı, o uçağı aldığınızda yazılımı size belli noktalar arasında sınırlı hareket kabiliyeti veriyor. Öyle çok başınızın sıkıştığı bir çok yerde kullanamıyorsunuz. Ruslardan yeni nesil savaş uçağı alalım dedik. Kendi milli yazılımımızı yüklemek istedik. Onlardan da ‘hayır’ cevabı geldi. Tek çare hızlı şekilde Milli Muharebe uçağımızı yapmak. Dünyanın dört bir yanındaki Türk mühendislerinden yararlanmak. Parayı pulu düşünmeden bu işi yapmak gerekiyor. Belirlenen tarihten bir yıl önce bile uçurulsa bütün dünyanın radarları üzerimize döner.


İŞTE GÜNÜMÜZDE EN GELİŞMİŞ 5 SAVAŞ UÇAĞI


1) LOCKHEED MARTİN F-35 YILDIRIM II


Savaş Jetleri konusundaki uzmanlardan bazıları onu seviyor, bazıları ondan nefret ediyor. Kimse F-35’in en gelişmiş ve en yetenekli savaş jetlerinden biri olduğunu inkâr etmiyor. İlk varyantları her türlü sorunla kuşatılmışken, ABD bu uçağı geliştirmek için milyarlarca dolar harcadı ve birçok test yapıldı. Yine de 800’den fazla sorun yaşadığı iddiaları ortada. Uçağın üç farklı çeşidi bulunuyor. F-35A; temel geleneksel avcı uçağı, F-35B; kısa kalkış ve dikey iniş için bir varyant, F-35C; ABD Donanması’nın F / A-18 savaş uçağının yerini almak üzere tasarlanmış uçak gemisi çeşidi.


Fotoğraf: iStock


2) CHENGDU J-20


Mighty Dragon olarak da bilinen J-20, en son gizlilik teknolojisini kullanan, en gelişmiş Çin savaş uçağı. Dünyada hizmete giren ikinci 5. nesil savaş uçağı ve Çin’in yakın zamanda kendi gelişmiş savaş uçağını geliştirmeye başlamasıyla daha da etkileyici bir başarı elde edilmiştir. Gerçek yetenekleri yalnızca en yüksek rütbeli Çinli yetkililer tarafından bilinen ve yakından korunan bir sırdır. Bununla birlikte, Çinin sürekli olarak J-20’lerini yükseltmeye devam ettiğini söyleyebiliriz. Son zamanlarda, bunun için yeni ve güçlü yerli yapım motorlar geliştirildi ve ayrıca yeni, daha gelişmiş varyantların olduğuna dair ipuçları da var.


Fotoğraf: iStock


3) SUKHOİ SU-57


Su-57 Felon, F-22’nin Rus cevabı konumundadır. Su-27 ve Su-30 ailesinin yakın muharebe etkinliğini düşük radar görünürlüğü ve diğer beşinci nesil savaş uçağı özellikleriyle birleştiren ülkenin ilk gizli uçağı. Maliyeti yeni savaş uçaklarından çok daha düşük olmasına rağmen, Su-57’nin geliştirilmesinde gecikmeler yaşandı. Seri üretimi 2020’de başladı ve 2021’de Rus Hava Kuvvetleri bu inanılmaz savaş uçağının ilklerini kullanıyor. Ayrıca Rusya şu anda onun için yeni motor geliştiriyor. Bu nedenle yakın gelecekte Su-57 daha da gelişmiş ve hatta havada daha ölümcül olacak.


Fotoğraf: iStock


4) LOCKHEED MARTIN F-22 RAPTOR


F-22 Raptor, ilk beşinci nesil savaş uçağı. Var olan en gizli savaş uçağı olmaya devam ediyor. Üretimi, yüksek maliyet nedeniyle 2011 yılında durdurulsa da rakipsiz it dalaşı kabiliyeti ile görsel menzil dışı savaşlar için en ölümcül savaş jetlerinden biri olmaya devam ediyor.


Fotoğraf: iStock


5) SHENYANG FC-31


FC-31, Çin’in en yeni 5. nesil savaş uçağı. J-20’nin hafif manevra kabiliyetine sahip bir muadili olarak veya Çin’in uçak gemileri için yeni bir savaş uçağı olarak yakında Çin ordusuna tanıtılacak. Pek çok 5. nesil savaş uçağından daha hafif ve daha basit olan FC-31, yine de çok gelişmiş olup birçok inanılmaz yetenekleri sunuyor. Henüz tanıtılmadığı için, yine de kendini kanıtlaması gerekiyor.


SON OLARAK MMM UMARIZ DÜNYA' NIN EN İYİSİ O OLUR.


Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterinden 2030’lu yıllardan itibaren kademeli olarak devreden çıkartılması düşünülen F-16 uçaklarının yerini alabilecek, yurt içi imkân ve kabiliyetler ile tasarlanan ve geliştirilen bir savaş uçağının üretilmesi ve bu uçağı tasarlayıp geliştirebilecek insan gücü ve altyapının oluşturulması amacıyla başlatılan Milli Muharip Uçak (MMU) Geliştirilmesi Projesi’nde şirketimiz ana yüklenici konumundadır.


Projede yeni nesil bir uçakta olması gereken düşük görünürlük, dâhili silah yuvası, yüksek manevra kabiliyeti, artırılmış durumsal farkındalık ve sensör füzyonu gibi teknoloji alanlarındaki kazanılacak kabiliyetlerle Türkiye; dünyada ABD, Rusya, Çin vb. 5’inci nesil bir muharip uçağı üretebilecek altyapı ve teknolojiye sahip sınırlı sayıdaki ülkeler arasında yerini alacaktır.

 

MMU'nun, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığının envanterinde bulunan diğer savaş uçakları, İnsansız Hava Araçları (İHA) ve Havadan İhbar ve Kontrol (HİK) gibi platformlar ve tedarik edilmesi planlanan diğer unsurlarla ortak çalışabilir şekilde görev yapması ve üretilecek uçakların 2070’lere kadar Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde yer alması öngörülmektedir.

 

MMU Geliştirilmesi Projesi Sözleşmesi, SSB ile 05 Ağustos 2016 tarihinde imzalanmış olup başta ana yüklenici TUSAŞ olmak üzere, proje kapsamında görev alan tüm paydaşlar ile birlikte çalışmalar sürdürülmektedir. İmzalanan mevcut sözleşme, geliştirme ve üretim sürecinin bir parçası olan ön tasarım aşamasını kapsamaktadır. Söz konusu dönem içinde hava aracının tasarlanması, mühendislik, teknoloji, test altyapılarının ve sertifikasyon süreçlerinin geliştirilmesi, muharip uçak tasarım ve geliştirilmesine yönelik kabiliyet kazanılması amaçlanmaktadır. TUSAŞ ile BAE Systems (İngiltere) arasında Milli Muharip Uçak geliştirmesine yönelik ‘Ana İlkeler Sözleşmesi’ (Heads of Agreement) 28 Ocak 2017 tarihinde, anlaşma tutanağı ise 10 Mayıs 2017’de imzalanmıştır. TUSAŞ ve BAE Systems arasındaki iş birliği sözleşmesi 25 Ağustos 2017 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girmiştir.


Ön tasarım aşaması sonunda ise projenin takip eden dönem ve aşamaları için kesintisiz bir geçiş öngörülmektedir.

 

TUSAŞ, projenin ana hedefleri doğrultusunda ülkemizin muharip uçak tasarımı, üretimi, entegrasyonu, sertifikasyonu, bakım ve idamesine yönelik bilgi ve tecrübesini artırmak için tüm milli imkânlardan yararlanma yönünde azami gayret göstermektedir.

 

MMU’da Hv.K.K.lığı harekât isterlerini karşılayabilmek amacıyla belirlenen çift motorlu MMU konfigürasyonunda kullanılması hedeflenen özgün Motor Geliştirme Projesi yürütülmektedir. Özgün Motor Geliştirme Projesi tamamlanıncaya kadar MMU’da hazır motor kullanılarak hava aracı geliştirme faaliyetleri sürdürülecektir.

 

5’inci nesil çok rollü savaş uçağı olan MMU, hem hava-hava, hem de hava-yer muharebelerinin gereksinimleri için üstün kabiliyetler sağlamaktadır. Türk Havacılık Uzay Sanayii’nin, yüksek hayatta kalma kabiliyetine haiz, güçlü ve atik platformu MMU; sahip olduğu akıllı ve güçlü savaş kabiliyetleri ile tam bir savaşçıdır.

 

MMU Geliştirilmesi Projesi’nde en önemli adımlardan bir tanesi olan aerodinamik geometrinin belirlenmesi ve en iyileştirilmesi için test faaliyetleri ile en gelişmiş mühendislik araç ve yöntemleri kullanılmaktadır.

 

Milli Muharip Uçak kokpit tasarımı, 5’inci nesil savaş uçaklarının sahip olması gereken kabiliyet ve donanımlar gözetilerek pilotun iş yükünü en aza indirgemeye yönelik olarak olgunlaştırılmaktadır. Tasarım sürecinde pilotun içinde bulunduğu fiziksel, bilişsel ve çevresel faktörler göz önünde bulundurularak pilot durumsal farkındalığını artıracak bir kokpit ortamı geliştirilmektedir.

 

MMU üstün hava hâkimiyetini:


- Yeni Silahlarla Arttırılmış Havadan Havaya Muharebe Menzili


- Yüksek/Süpersonik Hızda Dahili Silah Yuvalarından Hassas ve Tam Vuruş


- Yapay Zekâ ve Nöral Ağ Desteğiyle Arttırılmış Muharebe Gücü


ile sağlamaktadır.



Sonsöz



Milli Muharebe Uçağımızı yapmak artık bir zorunluluk haline geldiğini düşünüyorum. İHA ve SİHA' lardaki başarı ortadayken gelişen özgüven ile bu muharebe uçaklarını da en kısa sürede TSK Hava Kuvvetleri envanterine katacağımızdan şüphem yok.

Yapay zeka ve en ileri nesil aviyonik sistemler ile donatılmış 4,5. nesil olan F16 ların yerine direkt 6. nesil bir uçak üretmek nereden bakarsanız bakın çok klas bir hareket olacaktır. Nitekim bunu sağlayacak mühendislik birikimi ve yeterli insan gücü de ülkemizde mevcuttur. Tek sorun ekonomik sebepler olarak görünmekle birlikte bunun da üstesinden doğru ekonomi politikalarıyla gelinebilir.

2070 de envantere girmesi düşünülen MMU yu olabildiğince daha erkene çekmemiz şart. F16 lardan da 2030 yılına kadar peyderpey çıkılacaksa 40 yıllık süre zarfında F16 muadili uçak yerine 5.nesil bir uçak almamız şart. Mesela Çin uçağı J-20 veya FC-31 alınabilir.


NOT: F16 yerine düşünülen gündemdeki Eurofighter Typhoon ise 4,5. nesil olduğundan 2070' e kadar istenen etki ve performansı vermeyecektir. Almışken 5.nesil almamız şart. ABD ile ilişkiler düzelir ise F35 almak yerinde olacaktır ki hakkımız o kadar yatırım yapıldı.

Eurofighter Typhoon, Avrupa Birliği yapımı çok amaçlı, 4.5 nesil, çift motorlu, kanart delta kanatlı, çok rollü savaş uçağı.

Tasarımı Fransız Dassault Rafale, İsveçli Saab Gripen ve Rus MiG 1.44 uçakları temel alınarak yapılmıştır. Çeviklik ve gelişmiş elektronik sistemleri en belirgin özelliklerindendir.






Kaynaklar


https://www.tusas.com/urunler/yeni-projeler/ozgun/mmu

https://www.cnnturk.com/turkiye/en-gelismis-5-savas-jeti

https://vizyonergenc.com/icerik/nesillerine-gore-jet-savas-ucaklarinin-siniflandirilmasi

https://tr.wikipedia.org/wiki/Eurofighter_Typhoon

https://tr.wikipedia.org/wiki/Aviyonik









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çöp DNA (İnsan DNA' sının %98' i)

Bakım Yönetimi

Matrix Felsefesi ve Platon' un Mağara Alegorisi