Minimalist Yaşam Felsefesi

Minimalizm Nedir ve Nasıl Minimalist Olunur? (Minimalist Yaşam Felsefesi)

Çantamızdan evimize, düşüncelerimizden giyimimize, çalışma alanlarımızdan bilgisayarımızın dosya düzenine kadar hayatı sade yaşamak, minimalizm. Türkçe kelime karşılığı “sadecilik” olan ve son dönemde popülerleşen yaşam tarzı olan minimalizm nedir? Hayatın her anında nasıl uygulanır? İnsan için ne tür faydaları vardır?

Sadecilik ya da minimalizm hayatı basit yaşama anlamına gelmez aksine sahip olduğumuz şeyleri nicelik olarak arttırmak yerine nitelik olarak arttırmayı hedefler yani hayatımızı tam anlamda “sade” yaşamaya yönlendirir. “Az ama öz” (Less is more) sloganına sahip olan sadecilik aslında en doğru şekilde bu söz ile anlamlandırılmış.

Sahip olduğun şeyler işine yarıyor mu? Yoksa yaramıyor mu? Bu sorunun cevabı hayatı sade yaşamak isteyenler için altın soru değerinde. İşimize yaramayan şeyleri (şey sözcüğü hem maddi hem de manevi anlamda kullanılmıştır) satın almanın veya elde tutmanın bir manası yok öncelikle bunu benimsememiz gerekiyor.

Ve tabi hayatı sade yaşarken düzenli yaşamakta önemli yoksa yine karışık bir ortamın yaratacağı stres ve yorgunluk sizi bu yoldan geri çevirecektir.

Minimalizm Nedir? Hayatı Nasıl Minimalist Yaşarız?

Sadeciliğin ana sloganı olan “Az ama öz!” sloganını asla unutmamak gerekiyor, bir numaralı kuralımız bu. Hayatımızda yer alan her ŞEYin bir amacı olmalı. Basit birkaç adımla hayatımızı daha sade yaşamaya çalışabiliriz.

İhtiyacın olmayan şeylerin bir listesini yap: Sade yaşama geçişin bir numaralı maddesi, gereksiz her şeyden kurtul. Giysilerinin bulunduğu yeri açıp kontrol etmeye ne dersin? Veya eşya dolabının içinde ne olduğunu hatırlıyor musun? Markette gördüğün kesin işime yarar dediğin ve hiç kullanmadığın o mutfak aletlerinden veya ev süslerinden hiç bahsetmiyorum. Haydi işe koyulma zamanı, gereksiz şeyleri bir kenara ayırıp hepsini bir listeye kaydedin. Bu şeyleri bir şekilde değerlendirin, birisine bağışlayabilirsiniz veya satılabilecek bir şeyse satabilirsiniz.

Hayatını düzenli yaşa: Düzen sade yaşamın önemli anlarından birisidir eğer hayatı düzensiz yaşıyorsanız çok ciddi kayıplarınız var demektir. Öncelikle uyku ve uyanma saatlerinize dikkat edin, bütün gün uyumanın kime ne faydası var? En önemlisi bütün gün uyuyunca kemiklerinizin hepsi kırılmış gibi hissetmiyor musunuz? Peki ya yemek saatleri, onlar ne durumda? Yoksa sizde mi kahvaltı yapmayanlardansınız? Tabi hayatı bir askeri birlik gibi yaşamanın da bir manası yok, düzene sokun dediysek kendinizi sınırlandırmayın yahu!
Hayatı tam anlamıyla sade yaşa¹:

Yiyecekler ve içecekler: Yediğiniz yemeklerin saatine dikkat ettiniz peki ya yediklerinize dikkat ettiniz mi? Sürekli yağlı, şekerli veya tuzlu yemek tüketenlerden olmamaya ne dersiniz? Yeri gelmişken bende o pis içecek kolalara laf atayım evet kabul ediyorum bende zamanında çok fazla tükettim, zararın neresinden dönersek kardır, uzun zamandır fazla tüketmemeye hatta neredeyse hiç tüketmemeye karar verdim. İlerleyen zamanlarda unutmazsam kolanın zararlarından detaylı bir şekilde bahsedebilirim. Asitli bir şey istiyorsanız abartmamak kaydıyla şekersiz maden suyu tüketmeyi deneyebilirsiniz. “Minimalizm nedir?” sorusunu aklınıza her zaman getirin, unutmayın hayatın her alanında minimalist oluyorduk.

Haddinden fazla şeker! Çayı ve kahveyi fazla tüketen birisi değilim, tükettiğimde ise çocukluğumdan beri şekersiz tüketirim. Sizde en basit şekilde böyle başlayabilirsiniz, şekersiz içmek zor geliyorsa şeker miktarını azaltmayı deneyin. Canınız çikolata çektiğinde hemen markete gidip çikolataya sarılmayın. Çikolata yerine biraz kuruyemiş belki biraz bal yemeyi deneyebilirsiniz. Canınız çok fazla mı çikolata çekti? Nadirde olsa gidip şeker miktarı düşük kaliteli çikolatalar almayı deneyin.

Arkadaş ilişkileri ve konuşmalar: Hayatı tam anlamıyla sade yaşayın derken kastettiğim tam olarak buydu. Eğer benim gibi çoğu zaman sessiz kalmayı tercih ediyor ve gerekmedikçe konuşmuyorsanız bu zorlu adımı çoktan başarmışsınız demektir. Evet “gerekmiyorsa konuşma”. Hem unutma kötü bir konuşmacı olmaktansa iyi bir dinleyici olmak sana daha çok şey kazandırır.

Kıyafetler: Sade yaşam ile ilgili yazılarda kıyafet bölümüne gelindiğinde refere edilen ilk isim genelde Steve Jobs olur. Kıyafetlerinde benimsediği sade tarz yıllar içinde değişen onca şeye rağmen değişmedi. Sürekli aynı kıyafet giydiği için onu belki eleştirenler olmuştur fakat bu eleştiriler kimin umrunda? O yine de çok başarılı bir CEO olmayı başardı ve ölümünden sonra bile adından sıkça söz ettirmeye devam etti, ediyor. Sizde hep aynı kıyafetler giymek zorunda değilsiniz belki ama belli bir sade tarz benimseyerek bir “kapsül gardırop” yapabilirsiniz belki, ne dersiniz?

Türkçe anlamı ile sadelik demek olan minimalizm, 1960’larda sanat akımı olarak ortaya çıkıyor.Özellikle müzikte sadelik ve tekrar ile, modern sanatta heykelcilikteki yalınlık ile bu akımın yansımaları oluşturulmuştur.

Minimalizm için sadelik ve nesnellik ön planda ve ”nesne, nesnedir!”felsefesi hakimdir. Hegel minimalizmi;”Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan.” olarak tanımlamıştır. Minimalizmde karmaşaya yer yok. Her şey sade haliyle daha güzel,fakat sadelikten kasıt kesinlikle basitlik değil.Basit ”özelliksiz” demekken,sadelik ”gereksiz fazlalıktan uzak” anlamı taşıyor bu felsefe için.

Öncelikle eşyaya eşya gözüyle bakılıyor. Gerçekten ihtiyaç duyulmayan hiç bir şeyin hayatımızda yer etmemesi görüşüne sahip. Felsefe sadece eşyaları içermiyor. Kişi hayatının tüm alanında bu yaşam tarzını benimsemeli.

Sanat akımı olarak ortaya çıkan minimalizm (sadelik),son 15 yıl içerisinde bir yaşam felsefesi halini aldı.Bunun en büyük nedeni ise tüketim çılgınlığı.İnsanlar doymak bilmez bir hal içerisindeler ve tüketmenin ne yazık ki sonu yok.Mutluluğun tüketimle sağlandığı bir dünya haline geldik.Tam da bu noktada durumun farkına varan insanlar bu girdabın içinden yaşam tarzlarını değiştirerek çıkmaya çalışıyorlar.İşte bu noktada en büyük destek bu felsefeden geliyor.


Karıltırılmaması gereken nokta ise minimalist yaşam deyince insanların gözünün önüne bembeyaz yerde yatak olan boş bir oda geliyor olması ,minimalistlik ile asıl oluşturulmak istenen bu değil. Yüzeysellikten çok uzak, derin bir amacı var.Bu felsefe dış uyarıcıları yok etmenizi sağlıyor, içinizdeki gerçek size giden yoldaki engellerinizi bertaraf etmeniz için size yoldaş oluyor.

Peki nasıl minimalist olunur? Çeşitli kaynaklarda farklı maddeler olsa da genel olarak;

Fazla kılık kıyafete sahip olunmamalı

Birden fazla sosyal medya hesabı kullanmamalı

Çok fazla yiyip içmemeli

Mal biriktirme yerine, sosyal hayat arkadaşları biriktirmeli

Sadelikten yana olunmalıdır.

Gereksiz zaman harcamama

Sade düşünüp sade konuşma gibi

Bu liste minimalist çevrede olmanın yollarını sunmaktadır. İlk bakışta sanki yaşam standartlarını düşürmüş gibi gözükse de, kendimize daha çok zaman ayırıp, ruhumuzun ihtiyaçlarını daha iyi duymamızı sağlar. Stresi azaltıp, yaşam kalitenimi de artırmaktadır.

Önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır’ diyen Platon aslında kısaca özetlemiştir. ‘Homo Sapiens’ ve ‘Tüfek, Mikrop, Çelik’ gibi kitaplar da bu kanıyı desteklemektedir. Ayrıca, Steve Jobs, Mark Zuckerberg, Einstein gibi insanlar bu akıma başarılı örneklerdir.

1. Dağınıklık ve Gereksiz Eşya Stres Yaratır. Fazla Olanı Azalt!

Dolabımızda mevsimsel yaptığımız değişiklikler yeterli değil. Dolabımızı açıp kullanmadığımız eşyalardan kurtulmak önemli. Kararlı davranıp, uzun süredir kullanmadığınız ve ihtiyaç duymadığınız şeyleri hayatınızdan çıkarın. Eğer vazgeçtiğiniz ürünler temiz ve iyiyse bu sayede ikinci el ticaretinden kâr sağlayabilir ya da bu eşyalara ihtiyacı olan birine hediye edip mutlu edebilirsiniz.

Tabi bu kararlılığın devamlılığı önemli. Bu noktada benimsenmesi gereken temel prensip ‘Kullanmıyorsan tutma, kullanmayacaksan alma’. Görünürde satın almak hepimiz için mutluluk kaynağı. Ancak medyanın maruz bıraktığı bombardıman sonucu hiç ihtiyaç duymadığımız ürünleri satın alıyoruz. Alışveriş sırasında kendimize “Buna gerçekten ihtiyacımız var mı?” sorusunu sorarak bu tuzaktan kurtulabiliriz.

2. Gereksizse Zaman Harcama

Kendinize daha çok zaman ayırın. Yaptığınız her şeyin bir amacı olmalı. Üretmeye çalışın ve sizi üretmekten alıkoyacak her şeyi kendinizden uzaklaştırın. Örneğin, gündelik yaşantımızda en çok vakit harcadığımız detaylardan biri giyinmek. Fakat dünyanın en başarılı insanlarının kıyafet seçimine harcayacak vakitleri yok. Eğer sadelik hayatınızın felsefesiyse gereksiz kıyafet arayışına hayatınızda yer yok demektir. Nitekim Steve Jobs, Mark Zuckerberg, Einstein gibi başarılarıyla dünyaya nam salmış isimlerin bu konudaki hassasiyeti ortada.

3. Vücudunuzun İhtiyacı Olmayan Şeyleri Yemeyin !

Haftanın alışverişini tek seferde yapıp bunu da belki yerim diye buzdolabına yığıp çürüttüğünüz sebzeleri çöpe atmak yok. Canınızın çektiği her şeyi yemekten ve bilinçsiz tüketmekten uzak durmalısınız. Elbette iştahınıza uygun yiyecekler de yiyeceksiniz ama canınız çikolata çektiğinde katkı maddesi yüksek, kalitesiz ürünler tüketmek yerine kaliteli ve gerçek çikolata tercih edin. Ya da asitli içecekler yerine su içmeyi deneyerek yaşam kalitenizi arttırın. Böylece yediklerinizden ve yeni düzeninizden çok daha fazla keyif alacak, bilinçli tüketmeye başlayacaksınız.

Minimalizm yalnızca maddeyle ilişkili değil. Aynı zamanda sade düşünüp sade konuşmak da minimalizme dahil. Zihninize detox uygulayın ve gereksiz konulara kafa yormayın.

Söz gümüşse sükut altındır diyor ve bunu hayatımıza da uyguluyoruz.


Minimalizm’in size sağladıkları:

Zamandan tasarruf ederek kendinize daha fazla vakit harcama imkanı bulursunuz. Bu da ruhunuzun ve zihninizin ihtiyaç duyduğu motivasyona imkan sağlar.

Daha az para harcar, daha kaliteli yaşarsınız. Yaşam kalitenizin yükselmesi stresi azaltır ve kendinizi daha huzurlu hissedersiniz.

Az eşya ile dağınıklık sorunundan kurtulup temizlik tasasını minimuma indirirsiniz. Bu sayede beden yorgunluğunuz azalır ve çok daha pozitif bir hayat sürdürebilirsiniz.
Ve sonuç..

“Daha Huzurlu ve Mutlu Bir Hayat !”

E-postanızı, SMS’lerinizi, telefon rehberinizi de temizleyin.

İlgilenmediğiniz yerlerden gelen onca reklam, onca mesaj, rehberinizi işgal eden onca şey… Ne gerek var? Bunların hepsi zihnizi siz farkında olmadan çok yoran ve dikkatinizi dağıtan şeylerdir. Silin veya abonelikten çıkın.

Bütün sorumlulukları üzerinize almak zorunda değilsiniz.

Her yere yetişmek zorunda değilsiniz. Mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Evinizi bal dök yala yapmak, her akşam okuldan çocuğu kendiniz almak, üniversitede çift dal yapmak zorunda değilsiniz. Ana ihtiyaçlarınızı ve gerçekten ne yapmak istediğinizi belirleyin ve zorunlu olanlar için size yardımcı olacak birilerini bulun. Tüm sorumlulukları üzerinize alırsanız, insanlar size yardımcı olmaları gerektiğini anlamayabilirler.

Toplumun sizden beklediği her şeyi, ideal şekilde yapmak zorunda değilsiniz.

Herkes size “artık evlen” diyor ama siz belki de dünyayı gezmek istiyorsunuz. “Çocuk yap” diyor ama siz hazır hissetmiyorsunuz. “Daha müdür olamadın mı” diye soruyor ama siz bambaşka bir kariyer istiyorsunuz. Tüm bunlar arasında gidip gelip kendinizi sorguluyorsunuz. Bırakın insanların düşüncelerini… Bu hayat sizin hayatınız. Onu hiç kimsenin isteklerine göre yaşamayın.

Hobileriniz için hırs yapmayın.

Hem süper bir müzisyen, hem müthiş bir aşçı hem acayip bir buz pateni sporcusu olmak zorunda mısınız? Veya olmak için kendinizi ne tür bir strese sokuyorsunuz? Halbuki çok basit şeyler bile insanı mutlu edebilir. Doğada yürümek, arkadaşlarınızla vakit geçirmek, müzik dinlemek…İlgilendiğiniz hobileri gerçekten zevk aldığınız için mi yapıyorsunuz yoksa kendinizi o hobiyi “mükemmel” şekilde yaparak başarıya ulaşmak için zorluyor musunuz? Bunu ayırt etmek ilk başlarda zor olabilir. Ama bu soruyu kendinize gerçekten çok içten bir şekilde sorun. Geriye, sadece sizi mutlu eden aktiviteler kalsın. Kendinize karşı samimi olun.

Sıra geldi, dilinizdeki çer-çöpe…

Sürekli şikayet ediyoruz, başkalarını suçluyoruz, dedikodu yapıyoruz, trafikte bağırıp çağırıyoruz, laf olsun torba dolsun diye konuşuyoruz, deyimleri olur olmaz her yerde kullanıyoruz, insanları kırıyoruz, tersliyoruz, kendimizi yanlış ifade ediyoruz… Belki de bu kadar çok olumsuz konuşma, düşüncelerimizi de kirletiyor olabilir. Aslında orada olmayan şeyleri abartarak kendimizi yoruyor olabiliriz. 1 gün boyunca hiç şikayet etmemeyi deneyin. Hatta buna “şikayet orucu” deyin. Bakalım günün sonunda nasıl hissedeceksiniz!

Daha etik yaşayın, gece başınızı yastığa huzurla koyun.

Çinli işçiler tarafından üretilmiş polyester bluz” ifademizi hatırlayın. Hayatınızda bunun gibi dikkatsizce yaptığımız o kadar çok yanlış seçim var ki… Örneğin ülkemizde halen çöp ayrıştırma meselesi doğru düzgün uygulanamıyor. Halbuki daha az tüketmek kadar, tükettiklerimizin gittiği yeri takip etmek de önemlidir. Neden kendi mahallenizde herkesin işine yarayacak bir akım başlatmayı denemiyorsunuz? İlk ipucunu verelim: Depolarda çürümeye terk edilen bebek arabaları için bir sistem bulabilirsiniz. (Hepsi çok pahalı şeyler, biliyorsunuz değil mi?)

“Eyvah! Mideme girenler konusunda minimalist olamıyorum!”

Hayatımızın her alanını kıvır zıvırdan arındırdık. Peki ya midelerimize giren abur cuburlar? Kıyafetlerde nasıl “az sayıda ama kaliteli” ilkesini benimsediysek, bu konuda da aynısını yapmamız gerekiyor. Almış olmak için almak, konuşmuş olmak için konuşmak, yapmış olmak için yapmak nasıl kötüyse, yemiş olmak için yemek de kötü. Bunu kabul etmeliyiz… Daha kaliteli ama az miktarda yemek yedikçe, yediğiniz yemeklerden çok daha fazla keyif aldığınızı keşfedeceksiniz. İşin ucunda sağlık var!

Zamanınızı nasıl harcadığınızı fark edin.

Yukarıdakilerin hepsini yapıp da, hala “Hiçbir şeye yetişemiyorum!” diyorsanız, zamanınızı etkin kullanmıyor olabilirsiniz. Belki de internetin başında gereğinden fazla kalıyorsunuzdur? Belki de televizyona takılıp tüm geceyi boşa geçiriyorsunuzdur? Bir gün içinde nelere zaman ayırdığınıza dikkatinizi verip bulgularınızı bir kenara yazın. Aslında ne kadar çok şeye zaman kaldığını görüp şaşıracaksınız.

Aynı anda birden fazla iş yapmayın.

Kimse kusura bakmasın, bunun adı “becerikli” olmak değildir. Araba kullanırken telefonla konuşmazsanız ve indiğinizde arayan kişiyi geri ararsanız, emin olun öbür taraftaki kişi kalp kırıklığından ölmez. Ama o telefonu cevaplamaya çalışırken siz -ve arabadaki diğerleri- kaza yapıp ölebilirsiniz. Yaptığınız işe dikkatinizi vermek için, diğer işleri yapmayı bırakın.

Sessizliğin tadını çıkarın.

Kendinize arada sırada kaçabileceğiniz sessiz bir zaman dilimi yaratın. Sadece yarım saat ya da bir saati kendinize ayırın. İster dua, ister meditasyon... Hiçbir iş yapmadan, öylece aklınızla baş başa kalın. Kafanızın içindeki dalgaların durulduğunu, zamanla daha sakin bir insan olduğunuzu fark edeceksiniz.

Son olarak: Sahip olduğunuz şeyler için minnettar olun.

Cicero ne demiş: “Bir kütüphane ve bir bahçeniz varsa, ihtiyacınız olan her şeye sahipsiniz demektir.” Tabii herkesin ihtiyaçları değişebilir. Ama siz de gerçekten sizi en mutlu eden şeyleri düşünün ve bunlara sahip olduğunuz için şükredin. Ve unutmayın, minimalizm bir yaşam tarzı ve bir süreçtir. Öyle pat diye olmasını beklemeyin. Zamanla azaltın ve azaltmanın sizi ne kadar özgürleştirdiğini fark edin...









Kaynaklar

https://onedio.com/haber/minimalizmi-hayat-felsefesi-olarak-belirlemeniz-icin-atmaniz-gereken-21-adim-538830

https://storia.me/tr/minimalist-yasam-nedir-3gb026/s

https://medium.com/t%C3%BCrkiye/minimalist-ya%C5%9Fam-tarz%C4%B1-aa00dda905fd

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çöp DNA (İnsan DNA' sının %98' i)

Bakım Yönetimi

Matrix Felsefesi ve Platon' un Mağara Alegorisi