GREAT RESET VE KÜRESEL SOSYALİZM
Büyük sıfırlama ile birlikte yaşam tarzımız, giderlerimiz, işimiz, alım gücümüz ve para harcama şeklimizde büyük değişiklikler oldu ve olmaya devam edecek. Nasıl ki laboratuvar ortamında üretilen Koronavirüs yaşam biçimimizi değiştirdi ise bundan sonraki dönemlerde gelecek olan yeni biyolojik saldırılar bizleri eve hapsetmeye, kontrol etmeye devam edecek. Yapay zekânın ve robotların iş mecrasına girmesiyle birlikte dünya çapında işsizlik oranları artacak. Böylelikle insanlar devletlerine karşı, devletler de uluslar(üstü)arası para baronlarına karşı ayaklanmaya başlayacak.
Devletler, para basmaya kalktığı zaman şuan ki küresel sisteme göre borçlanmak zorunda. Yani bir birim para, bir birim borç demek. 1908 ila 2008 yılları arasında küresel dünyada karşılıksız basılan paranın değeri 350 milyar dolar civarındaydı. 2008 küresel ekonomik kriz sonrası 2020 yılına kadar bu değer 2 trilyon doları geçti. Parayı kontrol eden elitlerin Peru’da yapmış olduğu toplantı sonrası her yıl 9 trilyon dolar olmak üzere 10 yıl boyunca (yaklaşık 90 trilyon dolar) karşılıksız para basılacak. Bu da Dolar’ın, şişirdikçe büyüyen, büyüdükçe de patlamaya hazır hale gelen bir balon olduğu anlamına geliyor.
Nakit parayı kontrol etmenin zor olduğunu anlayan elitler yeni bir sisteme geçiş için düğmeye bastı ve bu planın yüzde 70’i gerçekleşti. Piyasaya çıkarılan dijital paralar bunun ön gösterimi (reklam yüzü) oldu. Sanal parayı kontrol etmek nakit parayı kontrol etmekten çok daha kolay ve basit.
Rothschild ve ‘’Küresel Sosyalizm’’
11 Eylül ile başlayan para serüveni, 2008 ekonomik krizinde Amerika’nın Ortadoğu’dan özgürlük getirme (savaş) bahanesi ile çaldığı altın rezervi ile Doları hâkim güç yaptı. Amerika, doların elinde patlamasını istemiyor. Dolar ile birlikte sanal parayı paralel olarak güçlendirerek ikisinin de hâkim güç olmasını istiyor.
Nathaniel Philip Rothschild, ’’Bugün küresel sosyalizme, hayatımdaki diğer noktalardan daha yakın bir şekilde ilerliyoruz’’ dedi. Küresel sosyalizm, insanların alım gücünü bitiren, onları kontrol eden ve insanlar arasında sınıflara ayıran bir sistem olacak. Parayı kontrol eden aileler, insanlar ve devletler mevzuya uyanmadan bütün sistemi (gıda, sağlık sektörü vb.) satın aldı ve alıyorlar.
Çok büyük bir değişimin eşiğindeyiz ve gerekli önlemler alınmazsa insanoğlu için büyük bir felaket olacak.
1929 Büyük Buhranı’ndan da büyük olan 2008’den 2 yıl sonra, bugünlerin habercisi iki önemli (o zaman için hiç önemsenmemiş) olay vardır. Bir tanesi, 2010 Şubatı’nda Bill Gates’in TED Talks’ta “Innovating to Zero” (Sıfıra Evrilmek) konuşması, diğeri ise Rockefeller Vakfı’nın Mayıs 2010’daki “Lock Step Scenario”sudur (Sıkıyönetim Senaryosu). Egemenler aleminden gelen bu iki veri, Covid-19 ve Great Reset bağlantısına ışık tutuyor. Hatta artık bu iki senaryonun içinde yaşıyoruz. ABD’deki siyasi kargaşa da paketin içinde.
Güç yozlaştırır… Mutlak güç mutlaka yozlaştırır. Finans kapitalin 40 yıllık son dönemi bana bu sözü hatırlatıyor.
Her zaman çok güçlüydüler. Ama devletler de güçlüydü. Ezilen her zaman sıradan insan olsa da iyi kötü bir denge noktası vardı. Ama özellikle 1980 sonrası, artık onları durduracak bir engelin kalmadığını hissettiler.
Kanın tadını almışlardı. Neoliberalizm, serbest piyasa, küreselleşme ve bunun gibi cafcaflı pek çok kavramı, özgürlük ve insan hakları kılıfı altında dünyaya yaydılar.
1989 BERLİN DUVARI’NIN YIKILIŞI…
Hele de 1989 Berlin Duvarı’nın çöküşü, onları yani finans kapitali coşturdu. Duvar her manada yıkılmıştı. Artık halkı açgözlü sermayenin şerrinden koruyacak bir denge sistemi kalmamıştı. Borsalar, türev kağıtlar, soyut piyasalar ve bunun gibi pek çok finansal oyuncak artık “hizmetimizdeydi”. Piyasa adeta tanrılaştırılmıştı! Piyasalar, Olimpos Dağı’ndaki mitolojik tanrılar gibi, bir gün coşuyor, bir gün öfkeleniyor, bir gün sakin olabiliyordu.
TÜM KAMUSAL EKONOMİLER TU KAKA!
Devletçi, kamusal tüm ekonomik uygulamalar tu kaka ilan edildi. Türkiye’de de Özal dönemi bunun başlangıcı oldu. Özelleştirme adı altında kamunun birikimi özel sektöre devredildi.
Amerika’nın çok sevdiği Tansu Çiller’i hatırlayın… 1996’da, AB’ye girmeden, pazarımızı teslim ettiğimiz Gümrük Birliği anlaşmasını imzaladığında “Dünyadaki son Sosyalist Devleti yıktık” demişti. Endüstri odaklı ithal ikamecilikten vazgeçip, dahilde işleme rejimi, montaj sektörüne dönüşen sanayimiz erirken, ekonomi dolar ve borsa ikilemiyle basitleştirilmişti. Küresel ekonomi denen şey, Batılı kapitalistlerin paralarını koyacak yer bulamadıkları bir tür yeni sömürge sistemine dönüşmüştü.
YUGOSLAVYA, İRAN, IRAK VE SURİYE ÖRNEKLERİ…
Pazar kapılarını ardına kadar açmayan, petrolünü dolar dışında bir para birimiyle satmaya kalkışan her hangi bir ülke, demokrasi ve insan hakları silahıyla dışlanıyor, gerekirse işgale de uğrayabiliyordu. Yugoslavya, Irak, İran ve Suriye gibi.
ŞİŞEN FİNANS BALONU BİR YERDE PATLAYACAKTI…
Ancak rezerv para olmanın rahatıyla dolar o kadar karşılıksız (1973’te altın karşılığı olmaktan çıkarılıp tahvile endeksli yapılmıştı) bir hale geldi ki, şişen finans balonu bir yerde patlamak zorundaydı. 2008’deki Amerikan ekonomik krizi milattı. Batı merkezli kapitalizmin iflasıydı. Döngüsel değil yapısal bir krizdi. Küresel rezerv para olan doların 50 yıllık suiistimali artık saklanamaz hale gelmişti. Ancak her piyasa işi gibi o kriz de saklandı, kılıflandı ve bugünlere gelindi.
Davos’ta her yıl toplanan dünya kapitalist eliti, bu gelişmeleri bizden daha iyi görüyordu. Bir şey yapmaları lazımdı. Artık gen teknolojisi ve yapay zekaya kadar ulaşan dijital enformatik gelişim ne güne duruyordu.
2010’DAKİ BUGÜNLERİN HABERCİSİ İKİ ÖNEMLİ OLAY…
1929 Büyük Buhranı’ndan da büyük olan 2008’den 2 yıl sonra, bugünlerin habercisi iki önemli (o zaman için hiç önemsenmemiş) olay vardır. Bir tanesi, 2010 Şubatı’nda Bill Gates’in TED Talks’ta “Innovating to Zero” (Sıfıra Evrilmek) konuşması, diğeri ise Rockefeller Vakfı’nın Mayıs 2010’daki “Lock Step Scenario”sudur (Sıkıyönetim Senaryosu). Egemenler aleminden gelen bu iki veri, Covid -19 ve Great Reset bağlantısına ışık tutuyor. Hatta artık bu iki senaryonun içinde yaşıyoruz. ABD’deki siyasi kargaşa da paketin içinde.
ROCKEFELLER’İN “LOCK STEP” SENARYOSU
Rockefeller’in Lock Step Senaryosu özetle şöyleydi: “2012’de çok etkili bir pandemi dünyayı saracak. Bu, 2009’daki H1N1 domuz gribinden farklı olarak çok bulaşıcı ve ölümcül. Yaban kazlarından yayılan salgın, 7 ayda dünyanın yüzde 20’sine bulaşacak ve 8 milyon insan ölecek. Ekonomiler duracak, küresel insan ve mal dolaşımı bitecek, turizm kalmayacak, alışveriş merkezleri boşalacak. Hükümetler ve liderler çok sıkı önlemler alacak. Yüz maskeleri zorunlu tutulacak, tren ve otobüs terminallerinde vücut ısısı ölçümleri yapılacak. Birey özgürlükleri kısıtlanacak, pandemi hafifledikten sonra bile sıkıyönetim tedbirleri sürecek. Tüm dünyadaki yönetimler demir yumruk düzenine geçecek.”
BIL GATES’İN DENKLEMİ
Bill Gates ise o meşhur konuşmasında, küresel ısınmanın önlenebilmesi için kurduğu denklemi anlatırken, 2050’de karbon emisyonunun sıfırlanabilmesi için insan nüfusunun azaltılmasından söz etti. Gates, kelimesi kelimesine şunları söyledi: “Dünyanın nüfusu bugün (Şubat 2010) 6.8 milyar, (2050’de) 9 milyara ulaşacak. Eğer yeni aşılar, sağlık sistemi ve üreme sağlığı hizmetlerinde çok iyi bir iş çıkarırsak, bu rakamı yüzde 10-15 oranında azaltabiliriz.”
Bu nüfus azaltma hikayesi 1960’lardan beri aslında Rockefeller Vakfı’nca yürütülen bir proje. Rockefeller’lerin avukatı olarak Amerikan siyasetine giren ve akil adam görevi yapan Henry Kissinger de bunun savunucularından.
ŞİMDİKİ KAPİTALİST DÜNYAYI DAVOS BELİRLİYOR
Neyse konuyu fazla dağıtmadan devam edelim. Şimdiki kapitalist dünyayı belirleyenler, sanıldığı gibi ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’nın daimi güvenlik konseyi üyesi olduğu, ABD ağırlıklı Birleşmiş Milletler (BM) sistemi değil, Batılı Sermaye’nin çatı örgütü olan Davos ya da Dünya Ekonomik Forumu’dur. (WEF). Bill Gates ve Rockefeller sülalesinin etkisi, Davos üzerinden tüm BM kurumlarında mevcuttur. Başta da Dünya Sağlık Örgütü’nde. Dünya ekonomisi ve siyasetine yön veren bu toplantılar, her yıl Ocak ayında İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenir. Konuşulan her şey gizli kalmalıdır. Sonuçlarını yaşayarak görürüz.
11 KASIM 2016’DAKİ BİLDİRİ…
Dünya Ekonomik Forumu, 11 Kasım 2016’da manifesto niteliğinde bir bildiri hazırladı. 2030 yılına yönelik fütüristik bir mesajdı bu. Danimarka’dan Milletvekili Ida Auken’in imzasını taşıyan metindeki en çarpıcı mesajın başlığı her şeyi açıklıyordu: “2030’a hoş geldiniz. Hiçbir şeyin sahibi değilim, mahremiyetim yok. Ve hayat hiç bu kadar iyi olmamıştı! Evim arabam yok elbiselerim yok, ürünler artık servis haline geldi ve bedavaya…”
Bu hesaba göre, 2030’da temiz enerji ve iletişim bedava olacak, barınma, ulaşım, gıda ve eşyalar da aşamalı olarak beleşe gelecekti. Bugünlerde ortalıkta sıklıkla dolaşan klip, teknolojik gelişmeler sayesinde her şeyi bedavaya kullanıp veya ucuza kiralayarak, tüketim çılgınlığını, çevre kirliliği ve karbon emisyonunu sıfırlamak üzerine kuruluydu. Davos’takilerin ileri teknolojiler sayesinde ütopik bir gelecek planı yapması, aslında batmakta olan kapitalist sistemin yeniden “güleryüzlü” olanıyla değiştirilmesi üzerine kuruluydu.
EVENT 201 İSİMLİ TATBİKAT…
18 Ekim 2019’da Baltimore’da Johns Hopkins Bloomberg School of Health Security’de düzenlenen tatbikat çok ilginçti. Dev ilaç firmaları ve finansal kuruluşların sponsor olduğu simülasyonlu “Event 201” isimli tatbikat, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve Gates Vakfı tarafından düzenlendi. Simülasyonda, ortaya çıkan yeni bir virüs pandemisiyle finansal piyasaların yüzde 15 düşeceği ve dünyada 65 milyon kişinin hastalıktan öleceği öngörülüyordu.
Tatbikatın yapıldığı 18 Ekim 2019 tarihi, Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid 19 adıyla pandemiyi açıkladığı 11 Şubat 2020’den yaklaşık 3 ay öncesine tekabül ediyordu. Her ne hikmetse 2010’da Rockefeller Vakfı, 2019’da da Bill Gates ve Davos ahalisi, pandemiyi bilmiş, önlem olarak da küresel çapta karantina ve sıkıyönetimleri önermişti.
HENÜZ SALGIN RESMEN AÇIKLANMAMIŞKEN…
Henüz salgın resmen açıklanmamışken, 21 Ocak 2020’deki Davos WEF Zirvesi’nde ise “Coalition for Epidemic Preparedness Innovations” (CEPI-Salgına karşı hazırlık geliştirme koalisyonu- WEF ile Gates Vakfı ortaklığındaki oluşum) CEO’su Richard Hatchett, novel corona virüse karşı yeni aşı çalışmalarının başladığını duyuruyordu.
GREAT RESET/BÜYÜK SIFIRLAMA PROJESİ…
Temmuz 2020’de Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab, ilk kez “Covid 19 – Great Reset” başlıklı büyük sıfırlama (Reset aynı zamanda bilgisayarın/sistemin kapatılıp tekrar açılması anlamına da gelir) projesini açıkladı. Dikkat edin sadece Great Reset değil, Covid 19 da işin içinde. Çünkü bu yeni normale geçiş için en önemli katalizördü. Küresel Batı merkezli kapitalizm zaten 2008’den beri süregelen krizdeyken, üzerine gelen pandemi ekonomileri tamamen mahvetmişti. Radikal bir karar için tam zamanıydı.
KARL SCHWAB: KAPİTALİZMİN VÜCUT BULMUŞ HALİ
Bu arada Klaus Schwab isminden de biraz söz edelim. Dünya Ekonomik Forumu’nun 1971’den beri kurucusu ve Başkanı. 1938 Almanya doğumlu bir mühendis ve ekonomist. Zürih ve Harvard eğitimli. İsrail’de Ben Gurion Üniversitesi’nde dersler verdi. Karısıyla bir de Schwab Sosyal Girişimcilik Vakfı da kurdular. Kapitalizmin vücut bulmuş hali sayılabilir Karl Schwab.
Her yıl İsviçre’nin Alplerdeki turistik kayak yapılan Davos kasabasında 3000’den fazla iş adamı ve siyasetçiyi toplayan Dünya Ekonomik Forumu’nu, Fransız yardımcısı Thierry Malleret ile yönetir ve gelen siyasetçilere, küresel elitin gündemini dikte eder. Toplantılar gizlidir, her yıl protestolar altında toplanılır ve dünyanın anası nasıl ağlatılır karara bağlanır.
“KÜRESEL KAPİTALİZMİ YENİDEN TANIMLAMALIYIZ”
İşte bu Klaus Schwab, Eylül 2020’de Alman Die Zeit’e verdiği demeçte Great Reset kavramını biraz açtı: “Korona krizi şunu göstermiştir: Küresel kapitalizmi yeniden tanımlamalıyız. Korona salgını döneminde işi bittiği anlaşılan liberalizm yeniden tanımlanmalıdır, aksi halde zor yoluyla değişiklikler gelecektir.” ‘Zor yoluyla’ ifadesi dikkat çekiciydi. Bana “Lock Step” senaryosu ile benzer sıkıyönetim tedbirlerinin alındığı “Event 201” tatbikatlarını anımsattı.
SÖZDE İNSANCIL, ÇEVRECİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÖNERİLER…
Schwab, bir de “COVID 19 – Great Reset” başlıklı kitap yazdı. Klaus Schwab, Çin’in sosyalist devletçi sisteminin kazandığını görerek, kapitalizmi sözde insancıl bir revizyondan geçirip, yeniden devreye sokmanın çarelerini arıyordu. Sosyalist devletçi Çin’in kamu yararına uygulamalarına alternatif olarak, kapitalist elit sahipliği ve yönetiminde, sözde insancıl, çevreci ve sürdürülebilir önerilerde bulunuyordu: “Devlet değil girişimci güçler ilerlemenin motorudur. Ancak bu bireysel girişimcilik bir sistem ve kurallar manzumesi üzerine oturmalıdır. Bunu güçlü bir devlet düzene koyabilir. Pazar kendi başına hiçbir sorunu çözemez. Bu nedenle ben sistem değişikliğini değil iyileştirmeyi savunuyorum.”
2030’A KADAR GERÇEKLEŞMESİ BEKLENEN ANA MADDELER…
İşte bu iyileştirmenin detayları da geçtiğimiz Ekim ayında yayımlandı. 31 sayfalık, “Resetting the Future of Work Agenda – in a Post Covid World” (Covid sonrası Dünyada Gelecekteki Çalışma Gündemini Yeniden Başlatmak) başlıklı metin, 2030’a kadar gerçekleşmesi beklenen ana maddeleri içeriyordu:
-Dijitalleşmiş iş süreçlerinin hızlanması, tüm iş süreçlerinin % 84’ünün dijital veya sanal/video konferans şeklinde gerçekleşmesi.
-İnsanların yaklaşık % 83’ünün uzaktan çalışması planlanıyor – yani meslektaşları arasında artık etkileşim yok – mutlak sosyal mesafe, insanlığın insan temasından ayrılması.
-Tüm görevlerin yaklaşık % 50’sinin otomatikleştirilmesi planlanıyor – başka bir deyişle, insan girdisi, uzaktan çalışırken bile büyük ölçüde azalacak.
-Beceri geliştirme/yeniden becerilerin dijitalleştirilmesini hızlandırın (örneğin eğitim teknolojisi sağlayıcıları) – Yeni beceriler için beceri yükseltme veya eğitimin % 42’si dijital hale getirilecek, başka bir deyişle, insan unsuru olmayacak – hepsi bilgisayarda, Yapay Zeka (AI), algoritmalar ile yapılacak.
-Beceri geliştirme/yeniden beceri kazandırma programlarının uygulanmasını hızlandırın – becerilerin % 35’inin “yeniden düzenlenmesi” planlanıyor – yani mevcut becerilerin terk edilmesi planlanıyor – eskiler geçersiz ilan ediliyor.
-Devam eden organizasyonel dönüşümleri hızlandırın (örneğin yeniden yapılanma) – mevcut organizasyonel yapıların % 34’ünün “yeniden yapılandırılması” planlanıyor – veya başka bir deyişle, eski organizasyon yapılarının dijital tüm faaliyetlerin en üst düzey kontrolünde olan yeni organizasyonel çerçevelerle değiştirilmesi planlanıyor.
-İşçileri geçici olarak farklı görevlere atayın – bunun iş gücünün % 30’unu etkilemesi bekleniyor. Bu aynı zamanda, tamamen farklı maaş ölçekleri anlamına gelir – büyük olasılıkla, aynı zamanda planlanan “evrensel temel maaş” veya “temel gelir” haline gelecek olan, yetersiz ücretler – zar zor hayatta kalmanıza izin veren bir ücret, sadece temel ihtiyaç. – Ama bu sizi tamamen sisteme bağımlı hale getirir – hiçbir kontrolünüz olmayan dijital bir sistem.
-İşgücünü geçici olarak azaltın – bunun nüfusun % 28’ini etkilediği tahmin ediliyor. “Geçici olarak” asla tam güne geri dönmeyeceğinden, kılık değiştirmiş ek bir işsizlik rakamıdır.
MAYIS 2021’DE KÜRESEL ONAYA SUNULACAK
Bu taslak, Mayıs 2021’de Singapur’da (yüz yüze) düzenlenecek yeni Davos Zirvesi’nde küresel onaya sunulacak. Ortaya konulan şey bu, yani Büyük Sıfırlamanın özeti bu maddelerde yatıyor. Büyük Sıfırlama ayrıca, tüm kişisel borcun “affedileceği” bir kredi planının – tüm kişisel varlıkların bir idari organa veya kuruma verilmesini – muhtemelen bunun IMF olabileceğini öngörüyor.
ORWELL’İN 1984’ÜNE RAHMET OKUTACAK BİR KONTROL DÜNYASI…
Yani hiçbir şeye sahip olmayacaksın ve mutlu olacaksın. Çünkü tüm ihtiyaçların karşılanacak. Ama sadece temel ihtiyaçlar. Ve George Orwell’in 1984’üne rahmet okutacak bir kontrol – gözetim dünyasında yaşayacaksın. Küresel elit yani müesses nizam ise bu sistemin sahibi olacak.
Oxfam’ın araştırmasına göre, Pandemi döneminde bu küresel kapitalist elit, toplam 3,9 trilyon doları servetlerine ekledi. Orta ve dar gelirli dünya halkları ise 3,7 trilyon dolar daha fakirleşti.
ÇOK KUTUPLU MERKEZİ ASYA’YA KAYAN YENİ BİR DÜNYA…
Great Reset denen şeyin özü budur. Peki, uzun vadede uygulanabilir mi? Bana göre hayır, çünkü artık tek kutuplu bir Batı merkezli dünyada değil, çok kutuplu merkezi Asya’ya kayan yeni bir dünyada yaşıyoruz.
COVİD AŞISINDA ARANAN KÜRESEL DÜZEN
“Büyük Yeniden Başlangıç” projesine hız veren faktör, Covid-19 salgını. WEF’in sitesinde “Şimdi Yeniden Başlatma Zamanı” başlığında belirtildiği üzere, “Yeniden başlatmada ısrar etmek için çok neden var, ama bunlardan en acili Covid-19.” Rastlantı değil; pandemi, küresel ekonominin zayıflıklarını daha da açığa çıkardı: özel şirketleri iflastan kurtarmak için yağdırılan kamu fonları, vergi kaçıran uluslararası tekeller, gelişmiş devletlerin döndürülemez hale gelen kamu borçları, verimsizlik, yatırım yapmayı reddeden dev şirketler, ama en önemlisi esnek çalışmaya sevk edilerek maaşı kesilen geniş bir işçi kesimi ve artan işsizlik; yani küresel çapta toplumsal tehdit.
Forumun kurucusu ve yöneticisi Klaus Schwab’ın Temmuz 2020’de yayımladığı kitabın da başlığı “Covid-19: The Great Reset.” Kitap, Covid-19 salgınının ekonomik ve toplumsal dokuda nasıl tahribata yol açtığına değinerek daha “kapsayıcı, toparlanabilen, sürdürülebilir” bir dünya ekonomisi çizilmesi gerektiği fikrini işliyor. Schwab’a bakılırsa, Greta Thunberg, #Meetoo, Black Lives Matter gibi hareketler, “iş dünyasının artık iyi niyetli ama belirsiz taahhütlerden fazlasını yapması gerektiğini” ortaya koyuyor. WEF ve Schwab, dünya ekonomisinin 1930’dan beri gördüğü en kötü bunalımla karşı karşıya olduğunu söylerken çıkış yolunu özetliyor: “Kısacası, kapitalizmi ‘yeniden başlatmamız’ gerekiyor.”
Schwab’a göre Covid-19 dönemi, bütün yıkıcılığına rağmen “yeni bir ekonomik sistemin mümkün, hatta hemen önümüzde” olduğunu da gösteriyor: Bu dönemde, Covid-19 aşısı geliştirmek üzere çokuluslu bir çaba sarf edilmiş, İngiltere’de Oxford Üniversitesi’yle özel şirketler ortak çalışmalar yapmış, Unileverşirketi sağlık ürünleri, solunum cihazları ulaştırmak üzere WEF ile bağlantıya geçmiş, kısacası, dünyanın her yerinde, aşının finansmanı için hükümetler ile iş dünyası güçlü işbirliğine girmişler.
Devlet ile iş dünyasının kaynaşmasına özel önem atfeden Schwab,“erdemli içgüdü” dediği bu seferberlik ruhunu, “paydaşlar kapitalizmi” olarak adlandırıyor. Bu şemada, “iş dünyası liderleri, yatırımcılar, cemiyet önderleri” ve “toplum önünde benzer role sahip kesimler” merkezde duruyor; bunlar, bir yatırımcının, şirketin kısa vadeli kazanç hesaplarından farklı olarak, uzun vadeli, kısa dönemde maksimum kârı hedeflemeyen bir karar mekanizmasını üstlenecekler.
Gerçekçi mi? Kapitalizmin prestijindeki ağır çöküşe karşı iyimserliği yayma misyonu edinmiş Schwab’a göre gerçekleşiyor bile. Bank of America’nın öncülüğündeki Uluslararası İş Dünyası Konseyi, IMF baş ekonomisti Gina Gopinath, Mastercard, Microsoft gibi dev şirketler, bu arada ABD eski Dışişleri Bakanı John Kerry projeye çeşitli düzeylerde katılıyorlar. Schwab, Covid-19 krizinde şirketlerin her koyun kendi bacağından asılır tutumu takınmak yerine elini taşın altına sokmaya bu kadar hevesli olmasından umutlu görünüyor.
IMF: “BRETONWOODS’A DÖNELİM”
Bütün bu “yeniden başlatma” kampanyasını, büyük patron kulüplerindeki alışılageldik toplumsal sorumluluk çağrılarından asıl ayıran ise, kampanyada yer alan bir başka kuruluş: Uluslararası Para Fonu, yani IMF. 3 Haziran 2020’de WEF’in “The Great Reset” kampanyasında desteğini bildiren IMF Genel Müdürü Kristina Georgieva, buna 15 Ekim’de bir yeni Breton Woods çağrısı yaptı.Bu çağrının ayrıntıları hâlâ net olmasa da, neoliberalizm öncesi dünya sisteminin ana ayağı olan (değeri altınasabitlenmiş uluslararası rezerv para sistemi) Breton Woods’un adının anılması, uluslararası rezerv paranın (doların) değiştirileceği ve uluslararası finans ile ticaretin regüle edileceği beklentilerini tetikledi. “Global Currency Reset” (Küresel Parada Yeniden Başlangıç) için IMF’nin yeni çıkışları bekleniyor.
Öte yandan, bunun 1944-1973 arasındaki Breton Woods’tan farklı olacağı anlaşılıyor, zira bu Breton Woods “yeşil.” Başka deyişle, karbon salınımı, endüstri 4.0, dijitalleşme gibi yeni ölçütler, ticareti canlandıracak reformlarla birlikte, elinde 1 trilyon dolarlık kaynak tuttuğunu söyleyen IMF’nin dünya ekonomisindeki fon akışlarında etkili olacak. Breton Woods, ulusal ve egemen devletlerden oluşan bir dünya sisteminin yapı taşıydı; burada ise ulus devletler sistemine dönüş gözetilmediği açık; eleştirel iktisatçılar, 1990’larda kurulan küresel sistemin merkez ekonomiler lehine yeni bir restorasyonunun söz konusu olduğuna emin.
Ne olursa olsun, bütün bunların 1973’ten beri dünyada, 1980’den itibaren Türkiye’de uygulanan “serbest piyasa” sloganlı neoliberal politikaların artık fişinin çekildiği anlamına geldiğini söylemek mümkün.
HÜKÜMETLER MÜDAHALE ETMELİ
Neoliberalizmin terk edilmesi, hükümetlere biçilen rolde de kendini gösteriyor. “Paydaşlar kapitalizmi” piyasaya devlet müdahalesini yeniden gündeme alıyor. Schwab, “hükümetin piyasaları kısıtlamaması gerektiğine ilişkin 30-50 yıllık neoliberal dogmaların artık yanlış olduğu kanıtlandı, bunları takip etmek zorunda değiliz” diyor. IMF, Corona-19 nedeniyle sağlık sektöründe kamu yatırımlarını zorunlu buluyor. Time dergisindeki dosyada yer alan “Sene 2023: İşte Küresel Ekonomiyi Böyle Düzelttik” başlıklı, pembe bir gelecekten haber veren fantastik-kurgu yazı, başarıda hükümetlerin Covid-19 fiyatlarını ilaç şirketlerinin belirlemesine izin vermemesinin rol oynadığını belirtiyor. Ayrıca hükümetlerin kurtarıcı finansman desteği sunacağı şirketlere katı kurallar dayatması gerektiği ileri sürülüyor; bu kuralları karşılayamayacak ve “yüksek kâr getiremeyecek” sektörlerin batmasına izin verilmesi, işçilerinse başka sektörlerde çalışmak üzere yeniden eğitilmeleri, hep bu yeni “paydaşlar kapitalizmi” hayalinde hükümete biçilen roller.
HER ŞEY BİDEN’A MI BAĞLI
“Büyük Yeniden Başlangıç” fikri elbette daha tartışma kaldırır. Kapitalist ekonominin üç yüz yıllık tarihi, defalarca düşülen ve her defasında daha da uzayan krizlerle damgalanmış; yaklaşık 50 yılda bir keşfedilen “yeni dünya düzenleri” krizin zaten kapitalizmin başlangıç ayarı olduğunu, kapitalizmin istikrarla kriz üretmiş bir sistem olduğunu gösteriyor. Tarihçesi bir yana, bugün söz konusu düzenin yöneticileri, dünya tarihinde görülmemiş bir sayıya ulaşan eğitimli kitleler içinde söylediklerine inanan bulmakta da giderek zorlanıyorlar.
Durum acil. Covid-19, 2008’den beri gelen ekonomik krizde küresel yöneticilerin atmak istedikleri adımlara bir fırsat sunmuş görünüyor. “Parada Yeniden Başlangıç” “İstihdamda Yeniden Başlangıç” gibi çeşitli yansımalarını izleyeceğiz ve elbette, paydaşlar kapitalizmi etrafında dönen klişeleri de yakında TÜSİAD gibi kuruluşların ağzından ziyadesiyle duyacağız.
Öte yandan, genel görünümde şimdilik dikkat çekici olan nokta, bu önerilerin özünde, uzmanların, sermaye sahiplerinin ve yüksek bürokratların karar mevkiinde bulunmalarının meşrulaştırıldığı bir tür anti-demokratik düzen önerisi olması. Özellikle finans ve dijital piyasa tekelleri ile devletin, bu arada IMF gibi uluslararası örgütlerin organik birliği, dünya nüfusunun ekonomik kaderini yönetecek bir odak, kriz karşısındaki kapitalizmin toparlanması için reçete olarak sunuluyor.
Tarihte ilk kez mi? Hayır, iş dünyası-devlet birliğinin böyle sistemleştirilmesini, yine bir başka büyük bunalımda 1929 sonrası Avrupa’sında görmüştük; evet, faşizmlerde. İşin ilginç yanı, 2023’ten bize seslenen fantastik-kurgu Time yazısı, “ABD’de değişimin 3 Kasım seçimlerinde Joe Biden’ın seçilmesiyle” başlayacağını anlatıyordu. Yani, yirminci yüzyılda aşırı sağın savunduğu modelin benzerini, bugün liberal “kurtuluş” reçetesi olarak izliyoruz. Önümüzdeki dönem, demokrasiyi kapitalizmle özdeşleştiren ezberler bozulacak gibi.
Kaynaklar
https://odatv4.com/makale/nedir-bu-buyuk-yeniden-baslatma-01112004-194951
https://parantezhaber.com/parantez-ozel/buyuk-sifirlama-sanal-para-ve-kuresel-sosyalizm-9328h
https://www.kobiyasam.com.tr/2021/03/06/nedir-bu-great-reset/
Yorumlar
Yorum Gönder